5 milyon memur ve emeklisini ilgilendiren toplu sözleşme ne getirecek?
5 milyonu aşkın memur ve emeklilerini ilgilendiren toplu sözleşmeden beklentiler… Anadolu-Sen Konfederasyonu Genel Başkanı Mustafa Güçlü anlatıyor...
5 milyonu aşkın memur ve emeklilerini ilgilendiren toplu sözleşmeden beklentiler…
Anadolu-Sen Konfederasyonu Genel Başkanı Mustafa Güçlü anlatıyor...
"Memur-Sen Sarı sendikacılık mı yapıyor?"
(MUSTAFA TOYGAR - HABER PLATOSU)
Yaklaşık 3,2 milyon kamu çalışanı ve 1.9 milyon memur emeklisine ilgilendiren toplu sözleşme görüşmelerinde hükümet teklifini 14 Ağustos Pazartesi günü sendika temsilcilerine bildirecek. Görüşmelerin sonunda 2018 ve 2019 yıllarında memurların ve memur emeklilerin mali ve sosyal haklarından yapılacak işleştiremeler karara bağlanacak. Memur ve memur emeklisi maaş zamları için görüşmeler sürüyor. Memurlar ve memur emeklileri toplu sözleşmede hükümetin teklifine kilitlendi.
Haber Platosu olarak süreci ve kamu çalışanlarının beklentilerini Anadolu-Sen Konfederasyonu Genel Başkanı Mustafa Güçlü ile değerlendirdik.
Milyonlarca memur ve emeklisi toplu sözleşme yapılıyor denilerek kandırılıyor mu?
Tek yetkil konfederasyon olan hükümet yanlısı Memur –Sen ile hükümet arasında danışıklı dövüş mü yapılıyor?
Türkiye'de sendikacılığın bitirilmek istendiği doğru mu?
Biz sorduk sendikacılar anlattı…
Mustafa Toygar: Sayın Başkan, Anadolu Eksen Kamu Çalışanları Sendikaları Konfederasyonu hakkında bize biraz bilgi verebilir misiniz?
Mustafa Güçlü: Anadolu-Sen Konfederasyonu şu an itibariyle; Anadolu Eğitim Kurumları Çalışanları Sendikası, Eksen Sağlık, Anadolu Eksen Büro-Sen, Eksen Enerji-Sen, Anadolu Tapu-Sen, Eksen Diyanet Vakıf-Sen, Eksen Tarım ve Orman-Sen olmak üzere altı iş kolunda örgütlenmiş bir konfederasyondur.
Biz konfederasyon olarak sendikacılığın evrensel normlarını esas almakla birlikte kendi medeniyet değerlerimizin üretim ve emeğe verdiği değeri de göz önüne alarak yeni bir sendikacılık anlayışıyla yola çıktık.
Konuya biraz daha derinlemesine baktığımızda Türk Milletinin insanlığın hizmetine sunduğu medeniyet tasavvuru bu konularda çok derin tarihi bir tecrübe ve müktesebata sahiptir. Şöyleki, Türkler Anadolu'ya ayak bastığı zaman Hristiyan Bizans'ın dini sahalarda faaliyet gösteren vakıf kültürü ile karşılaştılar. Bu kültürü sadece dini sahalarla sınırlı kalmayan, kışın dağda aç kalan kurtları bile düşünerek, onlara yiyecek temin etmek üzere vakıf kurmaya kadar götüren bir anlayışa çevirerek, dünyaya örnek teşkil edecek bir vakıf medeniyeti inşa ettiler. Yine aynı şekilde ecdadımız, Arabistan'dan Anadolu'ya uzanan fütüvvet kültürünü değişime tabi tutarak, Ahilik teşkilatını meydana getirmiştir. Yani şunu demek istiyorum, bir kavramın nerede doğduğu önemli değil, önemli olan bizim onun içini nasıl doldurduğumuzdur. Bu ilke sendika kavramı içinde geçerlidir. Bu çerçevede Türk-İslam medeniyet tasavvurundan beslenen bir yapı hüviyetinde olan Anadolu-Sen Konfederasyonu olarak, sendikacılık anlayışımızı "üyelerimizin ekonomik ve sosyal hakları ile toplumun sosyal, kültürel ve ekonomik menfaatlerini bir potada eriten; milli, sivil, katılımcı ve manevi değerlere bağlı olmayı kendine ilke edinen güçlü bir sivil toplum kuruluşu olmak" diye tarif ediyoruz.
Mustafa Toygar: Demokratik işleyiş sürecinde "sendika ve siyaset ilişkisi" ile "sarı sendikacılık" tabirini nasıl değerlendiriyorsunuz ?
Mustafa Güçlü: Demokratik yönetim sürecinde seçilip iş başına gelerek yönetim icra edenler ile atanarak iş başına gelerek hizmet üretenlerin yanında birde bunları gözetleyen ve yeri geldiğinde denetleyen sivil toplum/kuruluşları vardır. Yani demokratik süreç bir hukuk çerçevesinde seçilenler, atananlar ve sivil toplum arasında süregelen bir işleyişe verilen addır.
Şimdi bu işleyişteki sıkıntı şudur, kanunların atanan memurlara verdiği sendikal hakları bir kısım sendikacıların, biz bu hakları kamu çalışanları lehine kullanmayacağız diyerek siyasi partilerin hizmetine, emrine sunmasıdır; diğer bir ifade ile bazı sendikaların kamu çalışanının kendisine hakkını aramak için teslim ettiği, temsil iradesini suistimal ederek siyasi partileri emrine amade kılmasıdır.
Bu iktidardaki veya muhalefetteki bir partide olabilir hiç farketmez. Bu zihniyetin emrinde olan tüm sendikalar sarı sendika olarak adlandırılabilir. Sarı sendikacılığın acı tecrübelerini farklı siyasi iktidarların hüküm sürdüğü her dönemde ülkemizde yaşadık ve halende maalesef yaşamaya devam ediyoruz.
Mustafa Toygar: Sarı sendikacılık kavramını biraz daha açabilir miyiz?
Mustafa Güçlü: Bakın biraz daha pratikten giderek güncel bir konudan örnek vereyim. Bu ayın başında 4. Dönem Toplu Sözleşme sürecinin ilk toplantısı yapıldı. Yetkili Sendika Memur-Sen ile Toplu Sözleşmeye katılan Kamu-Sen ilk toplantıda kavgaya tutuştu. Konu Memur-Sen'in adaletsiz bir taleple üyeleri için fazla ödenmesini istediği "Toplu Sözleşme Primi" idi. Bu tartışma sırasında Memur-Sen Genel Başkanı, Kamu-Sen Genel Başkanına "Sayın Başkan bize sataşmak yerine sendikacılık yapında sizin üye sayınız da artsın" diyince cevap olarak iktidarın gücünden faydalanarak büyümek ve bununla da övünmek doğru değil mealinde sözler işitti.
Şimdi burada bir tespit yapalım; eğer bir sendika iktidarın gücüyle üye yapıp büyüyorsa bunun adı tam anlamıyla sarı sendikacılıktır. İşin acı tarafı ise nicelik bakımından iki büyük konfederasyonun memurun hakkını ve hukukunu korumak için kurulmuş Toplu Sözleşme masasında hak aramak yerine, birbirleriyle uğraşıp bu konu merkezinde o akşam haberlere malzeme yapılması olmuştur.
Ayrıca KESK'in Toplu Sözleşme masasına oturmaması ise anlaşılır bir durum değildir. Sanki dertleri memurun hakkını aramak değil de adeta particilik zihniyeti ile sivil toplum örgütü olmak. Bu olabilecek bir şey değildir. Kısacası sendikanın sarısı kırmızısı olmaz. Sendikalar partilerin değirmenine su taşımak yerine, üyelerinin ekonomik ve özlük haklarını ile toplumun; sosyal, kültürel ve ekonomik haklarının savunuculuğuna yoğunlaşmalıdır.
Mustafa Toygar: Daha açık bir ifade ile sendikaların iktidar ve muhalefet partileri ile diyalogları nasıl olmalıdır?
Mustafa Güçlü: Sendikalar siyasi partilerin memur kolları konumuna düşürülmemelidir. Sendikalar iktidar olsun muhalefet olsun siyasi partilerin politikalarını denetler ve gözetler; doğrularını destekler ve teşvik eder; yanlışlarını ise eleştirir ve doğruyu gösterir. Siyasi iktidarın gücü ile üyesini artırıp yetki alan sendikaların toplu sözleşme masasında memurun haklarını, Kamu İşveren Heyetine karşı savunması ve istemesi imkan dahilinde değildir. Bunun acı örneklerini geçen toplu sözleşmelerde yaşadık. Siyasi iktidarın gücünü arkasına alarak büyüyen ve yetki alan Memur-Sen hükümetin bile verdiği zammın altına imza attı. Enflasyon farkını bile almayarak memuru enflasyonu ezdirdi. Zaten Toplu Sözleşme masasının kenar süsü olan Kamu-Sen ve KESK sesi çıksa da bir işe yaramadı. Bu tip sarı sendikacılık anlayışıyla Kamu çalışanlarının hak elde etmesi mümkün değildir.
Mustafa Toygar: 14 Ağustos Pazartesi günü 4.Dönem Toplu Sözleşme sürecinde Kamu İşveren Heyeti ile Yetkili Sendika masada zam oranı için biraya gelecek sizin Anadolu-Sen Konfederasyonu olarak bekletiniz ve talebiniz nedir?
Mustafa Güçlü: Biz Anadolu-Sen olarak ana taleplerimizi üç başlıkta topluyoruz:
2017 için %10+%10 zam
Ekonomik büyümeden kaynaklanan refah payı
Vergi dilimlerinde düzenleme talep ediyoruz.
Bunların hayata geçmediği bir Toplu Sözleşmenin Kamu çalışanını tatmin etmeyeceği düşüncesindeyiz.
Mustafa Toygar: Toplu Sözleşmeye Katılan yetkili konfederasyonlar Memur-Sen ve Kamu-Sen'den bu taleplerin altındaki bir teklifle karşılaşırsa nasıl bir tavır almalarını bekliyorsunuz?
Mustafa Güçlü: Temenniniz böyle bir durumla karşılaşmamak. Aslında tüm konfederasyonların talepleri birbirini çok yakın. Burada önemli olan Kamu İşveren Heyetinin teklifi yetersiz olursa, Konfederasyonların nasıl tavır alacağı. Önceki Toplu Sözleşmelerde olduğu gibi Memur-Sen'in diyet öder gibi yetersiz olabilecek bir teklife imza atıp memurları yüzüstü bırakmamasını temenni ediyoruz. Burada arzu etmiyoruz ama sunulacak olan yetersiz bir teklife sendikalar tarafından imza atılmadan konu Hakem Heyetine taşınmalıdır ve oranın kararı beklenmelidir. İnşallah böyle bir durumla karşılaşılmadan taleplerimiz karşılanır. Bekleyip göreceğiz.
Mustafa Toygar: Son olarak 15 Temmuz hadisesine nasıl bakıyorsunuz?
Mustafa Güçlü: Biz Sayın Muhsin Yazıcıoğlu'nun dediği gibi namlusunu millete doğrultmuş tanka selam durmadık ve durmayacağımızı da ilan ettik. Anadolu-Sen Konfederasyonu olarak milletin iradesine hasım her oluşumun karşısındayız ve her daimde mücadale edeceğimizin bilinmesini istiyoruz.