• Haberler
  • Dünya
  • 'Eski Irak ordusuna bağlı subaylar intikam alıyor'

'Eski Irak ordusuna bağlı subaylar intikam alıyor'

Tunuslu tarihçi-düşünür Prof. Dr. Hişam Cait, Orta Doğu'da yaşanan olaylar ve DAEŞ terör örgütü hakkında açıklamalarda bulundu.

  • 899

TUNUS - HAMDİ YILDIZ

Tunuslu tarihçi-düşünür Prof. Dr. Hişam Cait, Tunus'taki Beyt el-Hikme Araştırma Merkezi'nde, genelde İslam, özelde de Arap dünyasının içinde bulunduğu durumu AA muhabirine değerlendirdi.

Avrupa rönesansındaki despotizm ve kiliseye karşı aydınlanma hareketlerinin, İslam dünyasında oluşmadığını belirten Cait, 'İslam dünyası dini inançları üzerine kurulu hayatına bağlı kaldı. 20'nci yüzyıl civarında Arap milliyetçileri akımı ortaya çıktı. Bunlar Almanya tarzı ulusal devlet kurmayı istedi. Demek ki İslam dünyasının kalkınmasını isteyen bir damar hep var oldu. Islah hareketleri oluştu ancak İslamcıların çoğu düşüncenin ıslahı gibi konuları önemli görmüyorlardı' şeklinde konuştu.

Bazı Arap ülkelerinin birkaç yıldır sahne olduğu olaylara ilişkin ise Cait şu ifadeleri kullandı:

'Irak, yarısı DAEŞ örgütünün elinde, geri kalan kısmı Irak hükümetinin yönetiminde olan bir ülke. Yönetim de etnik bir yönetim olmasından ve sistemsizlikten dolayı çok yönlü müdahalelere uygun. Komşusu İran'ın müdahalesine maruz. Suriye'de, Beşşar Esed rejimi istihbarata dayanan iğrenç bir diktatörlük rejimiydi. Suriye harap oldu, halkı her an ölüm acısını çekiyor. Libya'da Muammer el-Kaddafi öldürüldü, gerçek bir savaş yaşanıyor. Hemen hemen tüm Arap ülkelerinde Yemen ve Bahreyn'de yine diktatör rejimlere karşı, demokrasi için devrimler yaşanıyor.'

Mısır'da da halihazırda tam bir geriye dönüş yaşandığına dikkati çeken Cait, 'Abdulfettah es-Sisi, Hüsnü Mübarek'ten daha bozguncu çıktı. Şimdi çok cana kıydı, büyük şiddet, devlet şiddeti uyguladı, örgütlerin şiddeti değil' dedi.

Afganistan Savaşı'ndan DAEŞ'e

Cait, DAEŞ'in Afganistan savaşının ardından Usame bin Ladin'in kurduğu El-Kaide'nin bir uzantısı olduğunu savunarak, 'Afgan savaşında Rusların ülkeden çıkmasından sonra cihad hareketleri oluştu ki bunlar içinde en önemli olanı El-Kaide'dir. El-Kaide genel itibarıyla Batı ile özelde de İslam düşmanı devlet olarak gördüğü ABD'yle savaşmaya başladı' dedi.

'El-Kaide, ABD'yi İslam dünyasının kalkınmasına engel olarak görüyordu' diyen Cait, 'En başta Amerika'ya karşı savaş açıldı. Tüm dünyadan katılımlar oldu Endonezya'dan dahi. Irak'ın 2003'te işgaliyle Ebu Musab el-Zerkavi ortaya çıktı. Zerkavi, El-Kaide ve DAEŞ arasında bağlantı noktasıdır' görüşünü savundu.

'Eski Irak ordusuna bağlı subaylar intikam alıyor'

Cait, 2003'te Irak'ın işgaline ordunun direnmemesini şaşkınlıkla izlediğini ve bunu birçok kez Iraklı dostlarıyla paylaştığını söyleyerek, 'Irak ordusu işgalde hiç mukavemet göstermedi. Amerika, Irak ordusunu dağıttı. Ordunun subayları uzun süre fırsat kolladı' dedi.

'Iraklı subayların intikam almalarına olanak tanıyacak fırsat geldi' diyen Cait, 'Ordudaki muvazzaf subaylardan bir kısmı çok dindar değildi. Hatta, bu subayların laik olduğu söylenirdi. Ancak, bunlar harekete dahil oldular ve milliyetçilik İslam'a dönüştü. Saddam Hüseyin dahi işgalle tehdit edildiği dönemde İslam'ı bayrağa dahil etti. Irak bayrağına Allahu Ekber (Allah en büyüktür) ifadelerini koymuştu' değerlendirmesinde bulundu.

'Demokrasi ve özgürlüğe alışkın değiliz'

Cait Arap dünyasında uzun süre dikta rejimlerinin yönetiminde kalmış halkların demokrasiye ulaşmalarının güçlüğünden bahsederek 'Şahsi görüşüm şu dönem itibarıyla demokrasiye ulaşmamız mümkün değil, Tunus gibi bir ülkede dahi. Çünkü demokrasi alışkın olmadığımız yeni bir şey, özgürlüğe de alışkın değiliz' dedi. www.haberplatosu.com

Bakmadan Geçme