Zaman'ın önünde başörtülü kızın kanlar içinde bırakılması mı önemli yoksa?...

Yeni Akit yazarı Ali İhsan Karahasanoğlu, Zaman'a kayyum atanması tartışmaları sürerken can alıcı bir soruyu gündeme taşıdı: 'Zaman gazetesi önünde bir başörtülü kızımızın başının yarılması mı daha önemli? Yoksa Fethullahçıların desteği ile 'başörtüsü yasakçısı' birinin Danıştay'da daire başkanı seçilmesi mi?'

  • 2863

Zaman gazetesine ve ardından Cihan Haber Ajansını kayyum atanmasının yankıları sürüyor. 

Başörtüsünü "teferruat" olarak gören "füruat" olarak nitelendirererek 28 Şubat sürecinde binlerce başörtülü kız çocuğuna başlarını açtıran Fetullah Gülen, göz bebeği niteliğindeki Zaman'a el konulunca, ömrü boyunca yapmadığı bir şeyi yapmış ve başörtülü genç kızları ve hanımları Zaman gazetesinin önüne sürmüştü. 

"Cemaat" mensupları, Kur'an ve başörtüsü yasaklarının zirvede olduğu 28 Şubat'ta bile hiçbir eylem ve protesto düzenlemezlerken "Paralel Yapı" operasyonlarının başlaması "Cemaat"in, devlet tarafından "Legal görünümlü illegal yapı" ilan edilip Milli Güvenlik Siyaset Belgesine yani "kırmızı kitap"a işlenmesi üzerine cin şişeden çıktı. Fetullah Gülen, ömrü hayatında başvurmadığı bir yola başvurup, tesettürlü, başı örtülü hanımları "kurşun asker" misali sahaya sürdü. 

Son olarak Zaman gazetesi ve Cihan Haber Ajansına "kayyum" atanması, daha doğrusu devlet tarafından el konulması üzerine de başörtülü hanımlar sahaya sürüldü, adeta "canlı kalkan" yapıldı "Cemaat" tarafından....

Ve bu sırada çıkan arbedede bir başörtülü genç hanım başına aldığı darbe ile yaralandı, kanlar içinde kaldı birkaç gün önce.... Ve AFP başta olmak üzere birçok ajans bu fotoğrafı tüm dünyaya geçti. Evet; başörtülü bir hanımın başının yarılması ve böyle bir muameleye tabi tutulması yanlış. Buna sebep olanlardan hesap sorulmalı.

Peki başörtülü hanımların "kurşun asker" misali sahaya sürülmesi, "canlı kalkan" yapılmasının hesabını kim verecek?

Bu konuya farklı açıdan yaklaşan Yeni Akit gazetesi çarpıcı ve skandalı afişe ve etti ve can alıcı bir soruyu gündeme taşıdı.

Yeni Akit'in Sorumlu Yazı İşleri Müdürü olan avukat Ali İhsan Karahasanoğlu, son yazısında  şu soruya cevap aradı:

"Zaman gazetesi önünde, bir kardeşimizin alnının yarılması mı önemli? Yoksa.. Düne kadar başörtü yasağı lehine oy kullanan bir üyenin, yarın eline fırsat geçerse, yeniden aynı kararı alabileceği açık iken, terfi etmesi, daire başkanı olması mı?"

Evet; şu olmuş: Fetullah Gülen ve avaneleri, başörtülü hanımları "kurşun asker" gibi Zaman'ın önüne yığadururken, Danıştay'da "başörtüsü yasakçıları" bir zafer kazanmıştı, hem de Gülencilerin desteği ile...

Nasıl mı?

Cevabını Ali İhsan Karahasanoğlu versin...

İşte o yazı: 

 

Korkarım ki 'yeniden başlayanlar', yasakçı olacak!

ALİ İHSAN KARAHASANOĞLU

(Yeni Akit)

Zaman gazetesi önünde alnı yaralanan başörtülü kardeşime üzüldüm..

Ama üzüldüğüm bir konu daha var.

Hatta kıyaslarsam.. 

İkincisine daha çok üzüldüğümü itiraf etmeliyim.

Nedir o, başörtülünün alnının yarılmasından daha çok üzüldüğüm konu?

Danıştay’da 11. Daire Başkanlığı’na, Cem Erbük’ün seçilmesi..

“Ne alaka?” diyeceğinizi tahmin ediyorum.

“Zaman önündeki başörtülüye de aslında üzülmediğin, üzüntüyü hafifletmek/önemsizleştirmek için bahane aradığın ortaya çıktı”diyenlerin varlığını da tahmin ediyorum..

Anlatayım..

Bakalım, siz de, Zamancı kardeşlerim de bana hak vereceler mi?

Konu şu:

Danıştay’daki üyelerin üçte biri, “Gülen sempatizanı üyeler”den oluşuyor.

Diğer üçte biri sosyal demokratlardan.. 

Gerisi de, AK Parti ve MHP çizgisindeki muhafazakarlardan..

Bu durumda..

Hiçbir grup..

Tek başına çoğunluğu elde edemiyor.

Bunun için de..

Bazı dairelerin başkanlık koltukları boşaldığı halde..

Seçimde kimse, yeterli oyu alamıyor..

Nasıl olmuş ise..

Geçen hafta perşembe günü..

11. Daire Başkanlığı’na sosyal demokrat Cem Erbük seçilmiş..

Yanlış anlaşılmasın.

Sosyal demokratlara bir gıcıklığım yok.

Yasakçı olmayan.. Despot olmayan.. İnsanlara dindar olduğu için ayrımcılık uygulamayan herkese saygım var..

Ama bu Cem abimiz..

Bahsettiğimiz hoşgörülü sosyal demokratlar listesinde yer almıyor..

Yasakçılar arasında yer alıyor..

Biyografisini vereyim, siz de görün..

Cem abi, Danıştay’da yıllarca savcılık yapmış.

Savcılık yaparken dahi..

Başörtü ile ilgili gelen davalarda..

Görüşü hep yasaktan yana olmuş.

Sonra, Danıştay üyeliği yapmış..

Danıştay üyeliği yaparken de..

Öğrenci işlerine bakan 8. Daire’de görev almış.

Orda da kullandığı oy, hep “Başörtü yasağı haklıdır. Öğrencilerin başlarını örtmeye hakları yoktur” şeklinde olmuş..

Sorun sadece başörtü yasağında kullandığı oy şekli de değil..

Dindarlara o kadar mesafeli ki..

Her davada, rengini belli etmiş.

İmam hatip liseleri ve diğer meslek liseleri için katsayı zulmü başladığında..

Katsayı zulmünün iptali için açılan davalarda.

Cem abimizin kanaati, “Meslek liselinin çözdüğü soru sayısı ile, klasik liseli öğrencinin çözdüğü soru sayısı aynı olsa bile.. Meslek lisesi mezununa 40 puan az verilmesinin hukuka aykırı hiçbir yönü yoktur”şeklinde..

Bugün o katsayı kalktığı için.

Gençlerimiz hayret edebilirler.

“İki öğrenci arasında.. 

Bildiği soru sayısına göre değil de..

Mezun olduğu lisenin ismine göre mi puanlama yapılıyormuş” diye hayret edebilirler..

Ama maalesef..

Bu vahşi uygulama..

Bu ülkede.. 1999’da başladı.. İki yıl öncesine kadar sürdü..

Mağdur olanlar, Danıştay’da dava açtılar..

Cem abimizin de içinde bulunduğu hakimler karar verdiler: “Anca gidersiniz!” 

**

Yine bu Cem abimiz..

2010 referandumundan sonra..

Milletin iradesi ortaya çıkınca..

Milli iradeye adeta posta koyarcasına..

HSYK’dan “rest amaçlı” istifa eden üyeler arasında yer aldı..

Çünkü yeni anayasada.. HSYK yeniden yapılandırılıyor.. Tüm hakim ve savcıların katılacağı seçimle gelen üyelerin çoğunluğu oluşturacağı bir yapıya geçiliyordu..

Buna karşı çıkmak için. Sırf durduğu safı belli etmek için..

HSYK’daki eski yapılanmanın üyeleri toplu olarak istifa ettiğinde.. Cem abimiz de, onların içinde yer almıştı..

**

İşte bu Cem abimiz..

2016 yılında.. Alnı secdeli üyelerin çoğunluk olduğu Danıştay’da.. En çok oyu alarak, daire başkanı seçildi.

Başörtü yasakçısı..

İmam hatiplilere ayrımcılık uygulayan.. 

Milli iradenin % 58 oy verdiği anayasa değişikliğine posta koyan, sözümona bir hukukçu!

Özgürlük yanlısı olan üyeler arasındaki kıldan tüyden ihtilaflar yüzünden..

Yasakçı üye olarak, daire başkanı oldu. 

Şimdi söyler misiniz?

Zaman gazetesi önünde, bir kardeşimizin alnının yarılması mı önemli?

Yoksa..

Düne kadar başörtü yasağı lehine oy kullanan bir üyenin, yarın eline fırsat geçerse, yeniden aynı kararı alabileceği açık iken, terfi etmesi, daire başkanı olması mı? 

Zaman gazetesi önündeki kardeşimiz bir kişi..

 Ama Danıştay’ın başörtü yasağı lehine aldığı kararlarda..

Binlerce, onbinlerce kızımız zarar gördü..

Yüzlerce kızımızın alnı yarıldı..

Psikolojisi bozuldu.

Hakları ellerinden alındı..

Binlerce imam hatiplinin, hakkettiği fakülteye gitme imkanı elinden alındı..

Cem abimizin daire başkanı olması ile..

O eski günlere, bir anlamda referans verildi..

Tabii ki benim gönlüm şundan yana: Ne Zaman’ın önünde, kimsenin alnı yarılsın.

Ne de, başörtü yasakçısı birisi, Danıştay’da daire başkanı olsun..

İkisi de yaşanmasaydı..

Ama..

Zaman önündeki kardeşimizi sabah akşam tartışanlar..

Esas büyük tehlikeyi, gözlerden kaçırıyorlarsa..

Onlara bir çift sözümüz var: 

“Allah korusun.. Yeniden o yasaklar başlarsa.. Bir değil, binlerce kardeşimizin alnı yarılırsa.. Tek sorumlusu, sizler olacaksınız!.. İnadınız yüzünden, Danıştay’a seçilen yasakçı başkanların vebali, her daim boynunuzda olacak!”

Dün Said Nursi’ye atıfla.. Gülencilerin “Çay koy keçeli.. Yeniden başlıyoruz” sözü üzerinden yazmıştık. 

Korkarım ki, Gülencilerin inadı sayesinde.. “Yeniden başlayanlar”Gülenciler değil.. Başörtü yasakçıları/İHL karşıtları olacak!

----------------------------------------------

Orhan Cem Erbük kimdir?

 

03.08.1954 tarihinde Ankara'da doğmuştur. Ankara Atatürk Lisesini bitirmiş, Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesinden 1977 yılında mezun olmuştur. 27.03.1978 tarihinde Danıştay Yardımcısı unvanıyla mesleğe başlamış, 14.05.1981 tarihinde görev unvanı Danıştay Tetkik Hakimi olarak değişmiştir. 1991 yılından itibaren Adalet Bakanlığı Tetkik Hakimliği ve Personel Daire Başkanlığı görevlerinde bulunmuş, 14.09.1993 tarihinde Danıştay Savcılığına atanmış, bir süre Danıştay Genel Sekreter Yardımcılığı yapmış, 19.01.2005 tarihinde Danıştay Üyeliğine seçilmiştir. 06.09.2007 – 21.10.2008 tarihleri arasında Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü asıl üyeliği yapan, 18.11.2008 tarihinden itibaren Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu asıl üyeliği görevini yürüten ve 'Akademik Personel ile İlgili Danıştay İçtihatları ve Yükseköğretim Mevzuatı' başlıklı kitabı bulunan, Danıştay 11. Dairesi Başkanlığına seçilmiştir. 

Bakmadan Geçme