Semih Gündüz

Kimileri 'Bunlara neden bir şey yapılmıyor' diyor

Semih Gündüz

  • 1071

Suriye meselesi ve FETÖ mücadelesini birlikte yazmak gerekiyor. Olayın iki yandan birbiri ile bağlantısı var.


 

İlki Suriye'de hemen Türkiye'nin altında koridor oluşturmaya çalışan güç de ABD, FETÖ'yü destekleyen güç de ABD. ABD diyoruz ya, aslında; acaba kaç ABD'li dünyada bizi ve Suriye'yi biliyor. Şuna eminim ki; Suriye'yi daha fazla biliyorlardır. Suriye'de ortaya çıkan karmaşa ve savaş, Suriye'yi daha fazla göz önünde tutuyordur.


 

ABD'de 2012 yılında 219 milyon seçmenin sadece yüzde 54.8'i sandık başına gitmişken, 2016'da 241 milyon seçmenden % 54,9'u oy kullandı. Halbuki ülkemizde seçimlere katılıma oranları kolayca % 80'leri aşıyor. Ve genel bir bilgi olarak, kimilerimiz her ne kadar kendi halkımızı bilinçsiz olarak görsek de; bir ABD'li acaba bizim vatandaşımızdan daha mı bilinçli? Yani, zaten seçmenin yarısının oy kullandığı diğer yarısının da neredeyse hiç bir seçimde sandığa gitmediği bir ülkede acaba seçmen iradesi ile mi hareket ediliyor? ABD'nin ortadoğu politikaları acaba, her ABD'li tarafından açık ve seçik şekilde biliniyor ve destekleniyor mu? Bütün bunlar soru işaretleri olarak duruyor karşımızda. Ve kolay olarak görülmese de dünya mücadelesi sadece iktisadi güç, silah ve savaş gücünden oluşmuyor. O toplumdaki algı, beklenti, yönelim hepsi ve daha bir çok unsur da mücadelenin unsurları olabilir. Büyük güçlerin diğer ülkeler üzerinde kolayca kullanabildiği araçlar, bunlar. Peki niye biz de kullanmalayalım. Eksiğimiz ne?


 

Buradan Suriye meselesi ile FETÖ mücadelesinin ikinci ilişkili olduğu noktaya geçelim. Şöyle ki; tarih kitaplarımızın bir çoğunun özüdür, iç meselelere dalmışken kaçan dış imkanlar. Nerede dış bir mesele ve muhtemel avantajımız olsa, hep içe dönmüş ve dış avantajımızı kaybetmişizdir. Olayın ikinci yönü olarak bunu görüyorum. Her ne kadar FETÖ ile mücadele devam etse de Suriye meselesi ve ülkemiz ile Ortadoğu arasında çizgi çizme girişimleri, geçmişteki aynı örnekler gibi değerlendirilmeli. İçeride FETÖ ile mücadeleyi devam ederken sırf iç mücadeleye yönelmek;Suriye ve alt koridor meselesini ciddi şekilde çözmeden iç meselelere dönmek; dış risklerin büyümesine neden olabilecek cinsten. Bu nedenle de belki iç meselelere tümüyle dönmek mümkün olmuyor. Bende oluşan düşünce bu.


 

Peki FETÖ mücadelesi ne düzeyde? Bu arada ben FETÖ ifadelerinde ne f harfini ne de diğer harfleri büyük yazmıyorum. Sonuna gelen ekler ile fetö ifadesini de ayraçla ayırmıyorum. Neden mi? Ben de kıymeti harbiyesi yok FETÖ'nün. Bir başkente bomba atmaya varacak derecede düşmanlık besleyen, acımadan elindeki silahını sıradan vatandaşa karşı ateşleyebilen, bir yandan 250 şehit ve 2000 gaziye acımadan kıyan, kıymayı göze alan, diğer yandan da vatanda bir kuşağı içinden çıkılmaz süreçlere sokan, beyinlerini yıkayan bir terör örgütüne neden önem vereyim ki! FETÖ'yü böyle yazıyorum, hele ki en büyük zararı güvene ve güven duygusuna vermişken.


 

Ancak, bir de vatandaş arasında yayılan dalgaları yakalıyıp dinlemek lazım. Daha evvelden de yazmıştım. Haklı çıktığımı düşünüyorum. Ayaklı gazeteler, sosyal medya, kahvehaneler, ayaküstü sohbetler konuşuyor bunları. Ulusal basında görmeniz mümkün değil. Arkası olan kollanıyor, haksız yere işlem yapılanlar var, daha küçüğü işlem görürken büyüğüne bir şey olmuyor ifadeleri genel hatları ile olumsuzlukları anlatıyor. Yok diyebilir birileri. Bunu söyleyenler önce yerel gazete köşelerine bakıversin. Yok demeniz yok etmiyor. Sosyal medyaya bakıversin, onlar. Yok demeleri yok etmiyor. Sözdür sadece diyenler, ortaya konulan fotoğraflara ve belgelere bakıversin. Yok demek yok etmiyor. Birinden güç almak yok etmiyor. Mor beyin gibi büyük bir yanıltmaca da işin cabası. Bir yandan kollama söylentileri diğer yandan haksızlığa uğrama kaygıları. Bunlara artık bakmak gerekiyor.


 

Ha toplumun genelinde birinci madde bu değil, muhtemelen. Ekonominin önde olan konu olduğunu düşünüyorum. Ama en çok su kaldıran, en çok su bulandıran konu FETÖ ile mücadele konusu.


 

Bir de ne oldu diye düşündüren konular var. Bir FETÖ mensubu gitmiş bir yabancı ülkedeki temsilciliğimize, vermiş yetki, işlem yapılmış. Bugünlerde en çok yurtdışındakilerden çekiyorken; bizim elçilerimiz, bizim diplomatlarımız acaba, yurtdışında FETÖ'ye karşı nasıl davranacak, FETÖ'cü ile karşılaşınca nasıl davranacak, bir toplantıda karşılaşırsa nasıl davranacak, o ülke kurallarına göre neler yapacak, bir FETÖ'cü elçiliğimize gelince ne yapılacak biliyor mu acaba? Bunda bir kurallar silsilesi var mı, bunda bir bilgilendirme yapılmış mı, takibi nasıl yapılıyor biliyor muyuz, acaba?


 

Bunun yanında; içerideki konuları hem yerel gazete köşelerinden ve sosyal medyadan siz takip edin diyorum. Çünkü, karışık konular. Kimileri bunlara neden bir şey yapılmıyor diyor. Kimileri haksız yere suçlanıyoruz diyor. Sırf sözden ibaret deseniz, koca koca bir çok fotoğraflar ve belgeler yayımlanıyor. Bir şey yoksa bunlar nedir diyor, insan kendi kendine. Öyle sıradan fotoğraf ve belgeler değil bunlar. Ayrıca, alta üste her yere her makama değiyor. Görülmediğini sananların olumlu bir noktada olduğunu düşünmüyorum. Doğrudan isimlere yer vermiyorum. Amacım birilerini düşmanlaştırmak değil. Ama belirttiğim kaynaklarda yer alan iddialar hiç de yenilir yutulur değil. Bunların en azından incelenmesi gerekmez mi? İlerleyen zamanda sıkıntılar oluşabilir. Sıradan bir karar, görülmez, bir şey olmaz tavırlarının tutarlı olmadığını düşünüyorum. Zamanın bir çok şeye gebe olduğunu, bu konularda eğer haksızlıklar varsa bunların varlık ve güçlerini uzun süre devam ettiremeyeceklerini düşünüyorum.


 

Burada bu yazımın da sonuna geldiğimden; Allah'ın (c.c.) selamı üzerinize olsun diyorum.

Yazarın Diğer Yazıları