Mustafa Toygar

Çin işi-Japon işi, nerden çıktı bu ayak işi? (39'u bulundu, kırkayağa kaldı bir ayak)

Mustafa Toygar

  • 5193

  

       39’u bulundu, kırkayağa kaldı bir ayak

       Yargı ayağı, Emniyet ayağı…

        Silahlı Kuvvetler ayağı, MİT ayağı…

        Milli Eğitim ayağı, Dış İşleri ayağı…

        Ortalık ayaktan geçilmiyor, olduk bir kırkayak…

        Kırkayağın 39’u bulundu kaldı bir ayak

        Ama bu ayaklar da koktu be kardeşim…

 

        Bu ayak işini biz çıkartmadık

 

        Bu ayak işini biz çıkartmadık. Kimin çıkarttığını da 80 milyon Türk Milleti biliyor.

Şimdi millet soruyor; “Bu kırkayak FETÖ Canavarının bir ayağı eksik, nerede o?”

Üstelik bilim adamlarının yaptığı araştırmalara göre, eksik olan ayak hayati derecede önemli olanıymış!...

        Eksik ayak diğer 39 ayağı çalıştıran çok fonksiyonel bir ayakmış. Yani bilim adamları öyle diyo!...

       Hatta o eksik kırkıncı ayak var ya kendi başına yeniden, hiç olmayan 39 ayağın oluşmasını sağlayabiliyormuş da…

       “İçerde” diye bir dizi var “Köstebek “ filminin Türkçe sürümü… Seyredenler bilir; kim içerde, kim dışarıda sır

        FETÖ Terör Örgütü ile mücadelede, o kırkıncı ayak çok önemlidir. Kim içerde bilmeden milim mesafe almak mümkün değildir.

        Hüseyin Gülerce’ye sormak gerekir; “Son seçimlerde, AKP Ankara BB Başkanlığı adaylığı tespit edilirken ve siz FETÖ’nün en tepesindeki yönetenlerinden biriyken kimi desteklediniz? Melih Gökçek aday olsun diye uğraştınız mı? Şimdi Beyaz TV’de olmanızın bir anlamı var mı?”

        Peki, Melih Gökçek’in adaylığına en çok kim karşı çıktı? Bülent Arınç mı? Yani kim içerde kim dışarıda ortaya çıkartmak gerekiyor.

 

       “Bu ayak başka ayak, nerden çıktı bu kırkayak” diyenler var…

 

        Siz de haklısınız.

        17-25 Aralık 2013 ve 15 Temmuz 2016 kanlı eylem planları göstermiştir ki, FETÖ çok acımasız ve hain silahlı terör örgütüdür. 15 Temmuz’da 249 vatandaşımızı gözlerini kırpmadan şehit ettiklerine bütün dünya şahit olmuştur.

         Bu tarihlerden sonra, söz konusu silahlı terör örgütünün; dershane, okul, şirket gibi yerleri paravan olarak kullandığı anlaşılmıştır.  Bu durumda anılan yerler “örgüt evi” olmuyor mu?

       Şimdi bu örgüt evlerine 15 Temmuz’dan önce; kimler gitmiş, kimler yardım ve yataklık etmiş, kimler örgüt liderini övmüş, kimlerin çocukları örgütün okullarında, dershanelerinde okumuş?

           İşte bu örgüt evlerine giderek desteklerini esirgemeyen ayakların üstündeki kelleleri bulmak o kadar zor olmasa gerek değil mi?

         Anladık, birileri bu ayaklardan bahsediyor ve “bu ayakları bulamadık” diyorlar.  Bu ifadeler vatandaşı tatmin etmiyor, bilesiniz….

         Az buçuk mürekkep yalamış birini oturtun internetin başına; medyayı, sosyal medyayı tarasın bir hafta içerisinde hepsini ortaya çıkartacak ve darbe komisyonundan daha fazla bilgiyi size sunacaktır.

 

 

        Ayak arıyoruz ayak… Şimdi bu kırkıncı ayağı kim bulacak?

 

        On yıla yakın Muhsin Yazıcıoğlu’nun BBP’nde Merkez Karar Yürütme Kurulu üyesi olarak görev yaptım. Yani az buçuk vatandaşın psikolojisini bilirim. Bir hadise, Meclis Araştırma Komisyonuna havale edildiğinde kahvehanedeki vatandaş:

        “Eyvah, komisyona havale edildi” diye hayıflanır. Sebebini sorduğumuzda da; “Şimdiye kadar hangi komisyondan işe yarar bir netice çıkmıştır ki” der.

        İnanın ki vatandaşın sağduyusu, milletvekillerinin sağduyusundan daha yüksektir.

        15 Temmuz da Türk Tarihinin en korkunç olayı yaşanmıştır. Biz bu olayı aydınlatma görevini Meclis araştırma komisyonuna tevdi etmişiz. Bu komisyondan bir şey çıkmayacağını vatandaş bile idrak etmişken siz ne bekliyordunuz ki…

        Geçen günlerde komisyon rapor taslağı açıklandı, bilmediğimiz ne vardı?

        Meclis Araştırma komisyonu yapısı itibariyle fonksiyonel değildir ve lağv edilmelidir. Yerine daha işlevsel bir kurum getirilebilir.

         Düşünebiliyor musunuz, ilgi çekebilmek için söz konusu rapor taslağını açıklarken komisyon başkanı, 30 yıl evvel CHP’ne Fetöcüler tarafından yardım edildiğini gösteren bir makbuz gösteriyor. CHP bu makbuzun sahte olduğunu söylüyor. Doğru olsa dahi ne kadar absürt değil mi? 5 sene öncesine kadar AK Partisi Fetöcüleri ihya etmedi mi? Cumhurbaşkanı; “Ne istediniz de vermedik” demedi mi. Eğer 5 sene öncesinin hesabı sorulacaksa, siz terör örgütüne yardım ve yataklıktan hüküm giyersiniz. CHP, yardım etmemiş ki…

        Cumhurbaşkanı samimiyetle FETÖ silahlı Terör Örgütü ile mücadele ediyor, lütfen siz de akıllıca yardımcı olun…

 

        Partileri Siyasi ayak olarak kabul etmek doğru değildir.

 

         AK Parti, CHP ve MHP’si… Üç partinin de, FETÖ Terör örgütünün siyasi ayağı olduğunu söylemek çok yanlış olur. Partilerin bu hususta birbirlerini suçlamaları FETÖ Terör Örgütünün ekmeğine yağ sürmek anlamına gelir.

         Ancak, nasıl ki bu örgüt militanları; Yargıya, Emniyete, Silahlı Kuvvetlere sızmış iseler siyasi partilerin içine de sızmışlardır. Bu çok doğal bir şeydir.

         Devletin, birkaç bakanlığın toplamı kadar bütçesi olan MİT’ı var. TSK’nin ayrı istihbarat teşkilatı, Jandarma ve Emniyetin ayrı istihbarat teşkilatları var. Buna rağmen bu hainler bu kurumlarımıza sızabiliyorsa, siyasi partilere mi sızamayacaklar?

        Neticede siyasi partiler daha korumasızdırlar. Üstelik siyasi partilerde bir de Mevlana anlayışı var; “Gel ne olursan ol gel” Yani kapı herkese açık…

        İktidar partisinde daha çok yapılanmış olmaları da çok normal. Ne yani, Merkez Partisinde mi saf tutacaklardı?

        AK Partisi, hiç gocunmadan kendi istikbali gereğince içeriye sızmış FETÖ’cüleri temizlemek mecburiyetindedir. Bizimki dostça bir uyarıdır.

 

 

 

 

Yazarın Diğer Yazıları