Dr. Vehbi Kara

Atatürk İlkeleri Ya Da CHP'nin 6 Oku

Dr. Vehbi Kara

  • 1028

 

Atatürk ilkeleri 5 Şubat 1937 yılında Anayasa'ya girmiştir. Cumhuriyet Halk Partisinin (CHP) sembolü olan 6 ok işte bu 6 ilkeyi temsil etmektedir. Atatürk ilkeleri 1982 Anayasasının değişmez ve değiştirilmesi teklif dahi edilemez maddelerinden bir tanesidir. Bu yazımızda bu ilkelerin neler olduğunu ve nasıl uygulandığını işleyeceğiz.

1.Cumhuriyetçilik:

Bu ilke içi en fazla boşaltılmış ve anlamı değiştirilmiş maddedir. Zira CHP’nin tek partili iktidarında sırası ile İkinci Fırka, Türkiye Komünist Partisi, Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası ve hatta Atatürk’ün kızkardeşi Makbule Hanım’ın kurucuları arasında yer alan Serbest Fırka kapatılmıştır. Demokrasinin olmazsa olmazı olan çok partili sistem, çeşitli bahanelerle defalarca ortadan kaldırılmıştır. Osmanlı döneminde dahi İttihat ve Terakki Partisinden tutun Ahrarlar adı verilen onlarca parti bulunuyor iken CHP’nin iktidar olduğu dönemde bunlardan hiçbir eser kalmamış hepsi kapatılmıştır. Diğer parti yöneticilerinin bir çoğu ya asılarak ya da suikastlarla öldürülmüştür. Kalanlar ise yurt dışına kaçarak hayatlarını kurtarmaya çalışmışlardır. Söz dinleyen çok az siyasetçiye ise hayatları bağışlanarak kenarda oturması öğütlenmiştir.

2.Laiklik:

Din ve devlet işlerinin ayrılması prensibi olan laiklik resmi tanımı yapılmadığı için halk üzerinde ağır dini baskıların yapılmasına yol açmıştır. Bu suretle 1000 yıldır gururla İslam’ın bayraktarlığını yapmış bu millet ezilmiştir. Öncelikle “Halifelik kurumu” ortadan kaldırılarak İslam alemi başsız bırakılmış ve Batılı devletlerin özellikle de İngiltere’nin arzusu yerine getirilmiştir. İstanbul’un sembolü olan Ayasofya yaklaşık 500 yıl sonra vakfiyesindeki kesin hükümlere rağmen camilikten çıkarılmıştır. Ezan orijinal şeklinden çıkarılmış, medrese ve tekkeler kapatılmış, harf devrimi yapılarak İslam eserleri okunamaz hale getirilmiştir. Din ve devlet işleri ayrılmamış bilakis dini bütün müesseseler ya kapatılmış ya da kontrol altına alınmıştır.

3.Devletçilik:

Bu konuda Sovyetler Birliğindeki Bolşeviklerden ilham alınmış özel sektör neredeyse ortadan kaldırılmıştır. Milli uçak yapan fabrikalar dahi kapatılmış bazı sahipleri içinde yangın çıkarılarak imha edilmiştir. İzmir İktisat Kongresinde özel teşebbüse müsaade edileceği söylenerek Celal Bayar aracılığı ile bir müddet karma ekonomi modeli uygulanmış olsa da daha sonra buna dahi müsaade edilmemiştir. Tek partili dönemde özellikle ithal şapka ve içki getiren Sabetaycı işadamları ve Yahudilere kısmen bazı haklar tanınmış ise de bu besleme işadamları dışında özel sektör boğdurulmuştur. Denizcilik dahi özel sektörden alınarak devlet kurumuna bağlanmış “Yağma Hasan’ın Böreği” usulü ile parti yandaşlarının arpalığı haline getirilmiştir.

4.Halkçılık:

CHP’nin tek partili iktidarında halk fakirleşmiş elde avuçta ne varsa elinden alınmıştır. Şehre gelen köylüler kovulmuş ve çeşitli şekilde aşağılanmaya yüz tutulmuştur. Halka tepeden bakan CHP yöneticileri icabında hem Vali hem şehrin parti başkanı hatta belediye başkanı olabilmiştir. Böyle biri olan Nevzat Tandoğan’ın Osman Yüksel Serdengeçtiye “Ulan öküz Anadolulu” diyerek hakaret etmesi unutulmamıştır. Bu arada Batı medeniyeti kutsanmış  halkın başına zorla şapka giydirilerek 1000 yıllık gelenek ve görenekleri aşağılanmıştır. Şapka yasağına uymayan ve dinlemeyenler; şehir meydanlarında asılmıştır. İskilipli Atıf Efendi, kitabı yüzünden idam edilmiş ibret olsun diye bir kadını, Erzurumlu Şöhret Anayı dahi asmışlardır. Maksat devlet otoritesine karşı gelen kim olursa olsun hatta kadın bile olsa ayrımcılık yapılmayacağını göstermektir.

5.Milliyetçilik:

Bu ilke ile tam bir ırkçılık ve unsuriyetçilik halkımıza dayatılmıştır. Günümüzde yaşanan bir çok sorunun temelinde bu ırkçı faşist tutum yer almaktadır. Öyle ki; kafatasçılık almış başını gitmiş “brakisefal kafa mı yoksa dolikosefal kafa mı Türktür?” denilerek dünyaya ibret dersi verilmiştir. Hatta Mimar Sinan’ın mezarı açılmış kafatası ölçülerek kafatasçı ırkçılığın gelmiş olduğu yer cümle aleme ilan edilmiştir. İşin kötüsü hala Mimar Sinan’ın kafatası kayıptır. Büyük şahsiyetlere karşı yapılan bu ve benzeri çirkin tutum hala devam etmekte İslam kahramanı bütün şahsiyetler küçümsenerek aşağılanmaktadır. Dünyanın gelmiş geçmiş en büyük denizcisi olan ve vatanı için krallığı bırakıp Osmanlı’ya kaptan-ı derya olan Hızır Hayrettin Paşa’ya bile “korsan” yakıştırması yapılabilmiştir. Bu arada Araplara düşmanlık had safhaya çıkmış İslam’ı öğrendiğimiz bu kıymetli insanlara her hakaret yapılmıştır. Buna karşı Avrupalılara karşı aşırı hayranlık uyandırılarak paradoksal bir biçimde milliyetçiliğin içi boşaltılarak ayaklar altına alınması sağlanmıştır.

6.İnkılapçılık:

İnkılap; “ıslahat” manasında değil de “devrim” anlamında kullanılmış kadim medeniyetimizden Osmanlı’ya ve oradan da günümüze kadar ulaşmış birçok değerimiz yok edilmiştir. Tasavvuf musikisinden tutun sanat eserlerine kadar medeniyetimizin önemli eserleri yasaklanmıştır. Bu yasaklamalar çoğunlukla yok edilme sürecine kadar devam etmiştir. Medrese ve tekkeler kapatılmış halk cahil bırakılmıştır. Harf devrimi ile bütün kitaplıklar anlaşılmaz hale getirilmiştir. Meclis kürsüsünde “İhtimaldir ki bazı kelleler kesilecektir” mesajı ile bütün yandaşlara devrimci bir kimlik verilmiştir. Her 8-10 yılda bir yaşadığımız “Kesintisiz darbe Süreci” işte bu ilkenin hayata geçirilmesi ile olmaktadır.

Şimdilik bu ilkelerin yani CHP’nin 6 okunun neler olduğunu ve nasıl uygulandığını bilelim yeter. Zaten daha fazla yazmak makale sınırlarını aşacaktır. Konunun detayları uzundur lakin halkımız çok iyi bilmektedir. Umarım bu bilgileri hükümetimiz de kavrayabilir. Aksi takdirde sonuncusunu 15 Temmuz 2016’da yaşadığımız darbelerden başımızı kaldırmamız mümkün değildir, vesselam…

 

Yazarın Diğer Yazıları