Aydın Keskin

Sandığa Giderken...

Aydın Keskin

  • 1883

 

Önce Millet Olduğumuzu Ortaya Koyalım


Düşük ahlak bizi rahatsız etmiyor. 
Bilgisizlik bizi rahatsız etmiyor. 
Rahatsız etmediğinden dolayı da bugünki yaşadığımız her durum ve olaya “evet” veya “hayır” diyoruz.
Acaba neden çözüm üretmiyor ve bunları kendimize dert edinmiyoruz ?diye hayıflanmıyoruz...!

Bazıları da bu düşük ahlakın ve bilgisizliğin birer veri olduğunu kabul ederek hareket ediyor. 

Bir de kendini Kaf Dağ’ında gören kendinden meçhul bazı kimseler de kendi insanına "Bidon kafalı" veya "göbeğini kaşıyan adam" diyorlar.
Ne kadar ayıp yakıştırmalar bunlar
Birbirimizi ötekileştirip ayrıştırıyoruz.

Oysa,bu memleketin her bir bireyi ne olursa olsun birer değer ve zenginliktir.

Hani var ya, takvim posteri olarak genelde kullandığımız "Biz cumhuriyeti böyle kurduk" fotoğrafındaki anamız, bacımız, kardeşimiz, babamız yani sen- ben; her şeyi özetlemiyor mu?

Aslımızı bir nevi kendi geçmişimizi neden bu kadar inkar eder olduk..?

...
Önce Türkiye’nin bir tarihi var mı yok mu onu anlamak ve bilmek; sonrasında bu vatan yaptığımız topraklarda, insanımız varlık endişesi içinde harekete geçti mi, geçmedi mi hatırlamak lazım. 

Mesela İstiklal Harbi dönemini hafızamızdan çıkarmamamız gerekir!

Bizlere dışarıdan yıllardır empoze edilen ideolojik düşünceler,benliğimizde var olan fikir ve amaç birliğini bölmek üzere sokulmuş ve bundan da kendi lehlerine iyi bir sonuç elde ettiğini hepimiz biliyor ve görüyoruz..

Neden mi? Çünkü ; onların hesabı geçmişin izlerinden geliyor.
Bugüne kadar başaramadılar ama kıyamete kadar da vaz geçmeyecekleri aşikar..

Peki, Bizler; Haç"ın Hilal"e olan kini ve nefretini kendi fikir ve eylemlerimizde düşünerek hareket ediyor muyuz... ?
...
Kıbrıs Çıkarması yapıldığında kadınlarımızın sandıklarından bileziklerini çıkarıp devlete bağışladıklarını unutmayalım!

Oda neydi Kıbrıs mı?
Ama yaptı bunu insanımız.

Bugün böyle bir şey olsa yine yapar mıyız? Hayır!
40 senede bunu hallettik hepimiz.

Halkımız; kendi egolarının peşinde koşan, heva ve hevesi uğruna kimseyi görmeyen; sadece torpil arayan, görevden kaytaran, ihaleyi kapan, müşteriyi uyandırmayan insan haline geldi. 

Bu kapitalizmle beraber oluşmakta olan ve insanlarımızın beklentilerini tahrip etmemizle alakalı bir şeydi.

En değersiz şeylerimizi kaybettiğimizde aslında her şeyimizi de kaybeder olmadık mı...?

.....

Türkiye’de çok taraflı çatışma düşmanlarımızın işine yarıyor. 

Kutuplaşma, Türkiye’nin geleceğini karartma kararı alanların işine yaramaz.
Çünkü kutuplaşma görüntüsü manipülasyonun farkına varmayı kolaylaştırır.

12 Eylül’den önceki çatışma ortamındaki gibi insanlar “Gürültü kalksın da gerisi ne olursa olsun” diyecek duruma getirildiler. 

Yazık etmiyor muyuz bu güzelim memleketimize…?

...
Almanya’da, Avrupa’da, kısmen de Amerika’da yaşayan insanlar niye geri dönmüyorlar? 
Bizlerin başka gelecek yeri yok iken!!

Buraya geldiklerinde Almancı diye onları da ayrıca yolmaya da çalışmıyor muyuz?

Buradan gittikleri sırada Türkiye’nin ne olduğunu da bilmeden gittikleri için, geldiklerinde ”Aaa burada da muz varmış“ diyen insanlarımız var. ”
Biz kimiz, neyiz?” meselesi var. 

Eğer adam Avrupa’da Türkiye ’dekinden daha adam sayılıyorsa, (bütün yabancı düşmanlığına rağmen) o adam niye terk etsin orayı? 

Onun için bizim burada millet olma meselesini ciddiye almamız lazım.

....
Üzerimizde oynanan her türlü hesaplara inat milletçe kaderimizi etkileyip belirleyecek olan bir seçime gidiyoruz..

Sandığa gittiğimiz bugünlerde aklıma Fil suresi geldi..
Minicik Ebabil kuşlarının kocaman filleri nasıl yendiğini anlatan sure.
Şu hayatta kendimizi ne zaman kuşlar gibi küçük ve savunmasız hissedersek hemen bu sureyi hatırlayalım. 
Bu coğrafyanın insanları bilir ki büyük ya da güçlü olan kazanmaz..
Allah (cc) kimin yanındaysa o kazanır. 
Bizde imkânsız diye bir şey yoktur.
Çünkü O (c.c), ‘ol’ der ve o, olur. 
Bizde kuşlar filleri yener!

Kalın sağlıcakla...

Yazarın Diğer Yazıları