Vergi teşvikleri Amerikalı milyarderleri 'hayırsever' yapıyor

Amerikan vergi sisteminin bağışlara ve vakıflara sağladığı önemli teşvikler, Amerikalı milyarderlerin kendi vakıflarına yaptığı astronomik bağışların altında sadece hayırseverliğin yatmadığına işaret ediyor.

  • 726

WASHINGTON - Gülbin Yıldırım

Amerikan vergi sisteminin bağışlara ve vakıflara sağladığı önemli teşvikler, Amerikalı milyarderlerin kendi vakıflarına yaptığı astronomik bağışların altında sadece hayırseverliğin yatmadığına işaret ediyor.

Facebook'un kurucusu Mark Zuckerberg'in servetinin neredeyse hepsini bağışlayacağını açıklamasıyla yeniden gündeme gelen tartışmalar, dünyanın en yardımsever iş adamlarının neden hep Amerika'dan çıktığı sorusunu da gündeme getirdi.

Ülkedeki vergi kanunlarının bağışçılara sunduğu çeşitli avantajlar, Amerikalı zenginlerin her yıl en çok bağış yapanlar listesinin en üst sıralarında yer almasının bir tesadüf olmadığını ortaya koyuyor.

Vergi indirimleri bağışlarda büyük rol oynuyor

Bağışlara yönelik en önemli avantajlarının başında vergi muafiyetleri ve indirimleri geliyor. ABD Ulusal Gelirler İdaresi (IRS) tarafından onaylanan yardım kuruluşlarına yapılan bağışlar, hem gelir vergisinden muaf tutuluyor hem de yüzde 40'a yakın vergi indirimi sağlıyor.

IRS'nin söz konusu kurallarına göre, bin dolarlık bağışta bulunan bir Amerikalının alacağı federal vergi indirimi 400 dolara kadar çıkabiliyor.

Bağışlar sadece federal değil, eyalet ve şehir yönetimlerine ödenen vergiler için de bazı indirimler sağlayabiliyor. Oranları bölgeden bölgeye göre değişen bu vergi indirimleri, yapılan bağışın asıl maliyetini kayda değer şekilde düşürüyor.

'Teşvikler olmasa daha az bağış yapılırdı'

AA muhabirinin sorularını yanıtlayan Georgetown Üniversitesi Muhasebe Bölümü Ordinaryüs Profesörü Thomas Cooke, vergi avantajlarının bağışlarda önemli bir yere sahip olduğunu belirterek, 'Vergi teşvikleri olmasa yardım derneklerine çok daha az bağış yapılırdı. Bağış yapmak, vergi avantajları sayesinde bir kazan-kazan ilişkisine dönüşüyor' dedi.

Cooke, Amerika'nın en iyi üniversiteleri arasında gösterilen Williams College'ın Ekonomi Profesörü Jon Bakija da özellikle varlıklı ailelerin bağışları ve vergi teşvikleri arasında güçlü bir doğru orantı olduğuna işaret ederek, 'ABD'de bağışlara uygulanan vergi teşvikleri, bağış miktarının artırılmasında başarılı oldu. Vergi avantajları, özellikle yüksek gelirli bağışçılardan sağlanan yardımları doğrudan etkiliyor' ifadelerini kullandı.

Vakıfların sermayeleri dudak uçuklatıyor

ABD'deki yardım amaçlı kuruluşlara sunulan vergi avantajları da Rockefeller, Ford, Carnegie gibi varlıklı Amerikan ailelerinin kendi adlarına kurdukları vakıflara farklı bir boyut kazandırıyor.

Yaklaşık 1,5 milyonla dünyada en çok vakfa ev sahipliği yapan Amerika'da, kar amacı gütmeyen kuruluşlar tüm vergilerden muaf tutulurken, ayrıca bazı vergi kredilerinden de yararlanabiliyor. Bu vergi avantajları, ülkedeki vakıfların sermayelerinin dünyanın en büyük şirketlerini bile geçmesine yardımcı oluyor.

Şu anda Bill & Melinda Gates Vakfı 42,3 milyar dolarlık öz sermayesi ve 85,7 milyar dolarlık piyasa değeriyle dünyanın en büyük yardım kuruluşları listesinde birinci sırada yer alırken, ilk 10'a giren 6 vakfın merkezinin ABD'de olması dikkati çekiyor.

Söz konusu listedeki sıralama, Zuckerberg ve eşi Priscilla Chan'ın Facebook hisselerinin yüzde 99'unu hayır işleri için kurdukları 'Chan Zuckerberg Girişimi'ne bağışlamalarıyla değişecek. Ancak, Facebook hisselerinin şu anki piyasa değeriyle yaklaşık 45 milyar dolara tekabül eden bağışın tek seferde yapılmayacak olması, bunun ne zaman gerçekleşeceğini belirsiz kılıyor.

Vakıflara yönelik bir başka mali avantaj ise varlıklı iş adamlarının, kendi vakıflarına bağışladıkları servetlerinin bir kısmını veya tamamını, veraset vergisi ödemeksizin çocuklarına ya da diğer aile bireylerine aktarabilmesi. Örneğin, 20. yüzyılın en başarılı yatırımcılarından biri olarak gösterilen Warren Buffett tarafından kurulan Buffett Vakfı'nın Yönetim Kurulu Başkanlığı'nı, Buffett'ın kızı Susan Buffett üstlenirken, Genel Müdür koltuğunda ise damadı Allen Greenberg oturuyor. ıyor.

Vakıfların hayır faaliyetinde bulunma zorunluluğu yok

Her yıl sermayenin yüzde 5'ini harcama zorunluluğu ise IRS'nin vakıflara vergi muafiyetinden yararlanabilmeleri için getirdiği en önemli kriterlerden birisi olarak öne çıkıyor.

Buna karşın, vakıf çalışanlarına ödenen maaşların ve diğer giderlerin de bu kriteri sağlamak için kullanılabilmesi, vakıfların aslında hayır işleri yapmak için herhangi bir zorunluluğu olmadığı anlamına geliyor. Vakıflarda üst düzey pozisyonlara getirilen aile üyelerine ödenen yüksek maaşlar, hayırseverlik mantığıyla örtüşmediği gerekçesiyle sık sık eleştiriliyor.

ABD'deki vergi kanunları, bağış yapmayı ve vakıf kurmayı teşvik ederken, hayır faaliyetlerine yönelik güçlü bir kontrol mekanizmasının bulunmaması, milyarlarca dolarlık bağış açıklamalarıyla alkış toplayan Amerikalı milyarderlerin, sözlerinin ne kadarını tuttuklarına ilişkin belirsizliği de artırıyor.

www.haberplatosu.com

Bakmadan Geçme