PKK hamisi Baluken TBMM'de devlete 'katliamcı' dedi, cevabını aldı

HDP Grup Başkanvekili İdris Baluken'in 'katiliamcılardan hesap soracağız' sözlerine AK Parti Grup Başkanvekili Coşkun Çakır ve Adalet Bakanı Bekir Bozdağ'dan tepki geldi.

TBMM Genel Kurulunda, Adalet, Kalkınma ile Aile ve Sosyal Politikalar bakanlıklarının 2016 yılı bütçeleri ele alınıyor.

HDP Grup Başkanvekili Baluken'in devleti "katliam" ile suçlaması ve "hesap soracağız" demesi tansiyonu yükseltti.

Baluken'e cevap, AK Parti Grup Başkanvekili Çakır ve Bakan Bozdağ'dan geldi.

Baluken'in konuşması ve çıkan tartışma tutanaklara şöyle yansıdı:

İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) - 

Sayın Başkan, dünden beri bize gelen haberlerle doğrulanan bir bilgiyi -78 milyon bizi izliyor- özellikle halkımızla paylaşmak istiyorum.

Cizre'deki vahşet bodrumlarında ve cehennem binalarında temas hâlinde olduğumuz, iletişim hâlinde olduğumuz Cizre halk meclisi eş başkanı Mehmet Tunç'un katledildiği DNA testleriyle doğrulanmıştır.

Özellikle "Cizre Madımak'ı" olarak nitelendirdiğimiz o cehennem binasında ilk topçu ateşiyle beraber yangın çıktığı andan itibaren Mehmet Tunç orada bir katliamın yaşanmaması için iletişim olanaklarının el verdiği ölçüde bize ulaşmaya çalışmış ve oradaki katliamın tarihe bir utanç sayfası olarak geçmemesi için çok yoğun bir çaba göstermişti. Maalesef bizler de elimizden geleni yaptık, her türlü imkânı zorladık ama buna rağmen katliama engel olamadık.

Bu yönüyle, öncelikle Mehmet Tunç'un ailesine, Kürt halkına başsağlığı dilemek istiyorum. Mehmet Tunç 6 çocuk babasıydı. İçeride bulunan diğer siviller gibi, Cizre'de sivil halka yönelik o katliamlara karşı kendi vicdanının sesini dinledi. Yine, aynı binada bulunan, aynı vahşet bodrumunda bulunan Orhan Tunç da Mehmet Tunç'un kardeşiydi. Orhan Tunç'un da yaşamını yitirdiği gün yeni bir çocuğu dünyaya gelmişti, katledildiği gün yeni bir çocuğu dünyaya gelmişti. Bunu Türkiye tarihi ve insanlık tarihi unutmayacak. Bu katliamcılardan hesap soracağımızı bir kez daha ifade etmek istiyorum.

Ben Mehmet Tunç ve Orhan Tunç şahsında Cizre'de katledilen bütün yurttaşlarımıza ve ailelerimize buradan özür dileyemediğimizi, özrümüzü ancak bu katliamcıları hesap verecek bir mercide sorgulamaya başladığımız anda sağlayacağımızı ifade etmek istiyorum. Aynı katliam konsepti bugün Sur için de devam ettirilmeye çalışılıyor. Sur'da, çoğunluğu çocuk, kadın, yaşlı ve hastaların olduğu 200'e yakın insanımız katliam tehlikesi altındadır, bulundukları binalar günledir ağır topçu ateşi altındadır. Şu anda Eş Başkanımız ve diğer kurum eş başkanlarımız da Sur'da nöbettedirler, bu katliamın önüne geçmek istemektedirler.

Cizre'deki katliamla Kürt halkının iradesi kırılmadı. Mehmet Tunç'un bize vasiyet olarak bıraktığı "Bizi öldürebilirler, katledebilirler ama karşılarında diz çökmeyeceğiz." şiarıyla Sur'daki katliamı planlayanları buradan uyarmak istiyoruz.

İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) - Bağlıyorum Sayın Başkanım, bitmek üzere.

BAŞKAN - Tamamlayınız Sayın Baluken.

Buyurun.

İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) - Orada 200 kişiyi katletmekle bir halkın iradesini kıramazsınız ama Sur'da da Cizre benzeri bir sonuç ortaya çıkarsa korkarım ki artık telafisi mümkün olmayan, tamir edilemez büyük yarılmalar, büyük kutuplaşmalar, büyük bölünmeler artık bu ülkenin gündemine gelir.

O nedenle, Cizre'de katliam yapanları uyarıyor, Sur için de bu katliam konseptinden vazgeçmeleri çağrısını yapmak istiyorum.

Teşekkür ederim.

BAŞKAN - Teşekkür ederiz Sayın Baluken.

Sayın milletvekilleri, şimdi gruplar adına…

COŞKUN ÇAKIR (Tokat) - Sayın Başkan, çok özür dilerim.

BAŞKAN - Buyurunuz Sayın Çakır.

COŞKUN ÇAKIR (Tokat) - Eğer izin verirseniz bir dakika mikrofondan konuşmak istiyorum.

BAŞKAN - Yerinizden açayım mikrofonu Sayın Çakır.

Buyurun.

 

COŞKUN ÇAKIR (Tokat) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın Baluken yapmış olduğu konuşmasında öldürülen insanlardan bahsetti ve bir taziyede bulundu.

Biz bu kürsüden müteaddit defalar söyledik ve söylemeye devam edeceğiz: Hiç kimsenin ama hiç kimsenin, ne çocuk ne yaşlı ne kadın ne de herhangi bir kimsenin ölmesini istemeyiz, bu ölümlerden de memnuniyet duymayız. Fakat "Katliamcılardan hesap soracağız." dediğinde, benim grubumun ve esas itibarıyla bu Meclisteki her bir milletvekilinin Sayın Baluken'e şu soruyu tevcih etmesi lazım: Kimdir bu katliamcılar, bir kavram olarak değil, adlandırarak…

İSMAİL AYDIN (Bursa) - PKK terör örgütü!

COŞKUN ÇAKIR (Tokat) - …müşahhas, somut olarak ifade edilmesi lazım ve nasıl hesap soracaktır, İdris Bey'den bunu açıklamasını isteriz.

Aynı şekilde, "Eş başkanımız Sur'da nöbet tutmaktadır." demektedir, Sayın Baluken'in partisinin eş başkanının tutmuş olduğu nöbet ne nöbetidir, bunu da bence Sayın Baluken açıklamalıdır.

Çok teşekkür ediyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkürler Sayın Çakır.

Sayın Baluken…

İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) - Kürsüden cevap verebilir miyim Sayın Başkan?

BAŞKAN - Yerinizden de, mikrofonu açtıralım, cevap verme hakkınız var tabii ki.

Buyurun.

 

İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) - Sayın Başkan, Cizre'deki vahşet bodrumlarında ve cehennem binalarında yaşanan katliamın bütün sorumluluğu ve tarih önündeki bütün faturası AKP Hükûmetinin omuzlarındadır. Tabii ki sorumlu kesinlikle bu ülkeyi yöneten AKP Hükûmetidir; bir hafta boyunca Hükûmet yetkilileriyle yaptığımız bütün görüşmelere rağmen, Başbakan Davutoğlu'nun devreye girdiği sözü ifade edilmesine rağmen, canlı yayında o insanların adım adım ölüme gittiğiyle ilgili bilgi sahibi olmalarına rağmen o katliama engel olmamış, tam tersine o katliamı yapanların işini kolaylaştırıcı davranmışlardır. Biz katliamı yapan güçleri biliyoruz tabii.

HÜSNÜYE ERDOĞAN (Konya) - Ateş attığı yere, roket attığı yere çiçekle mi gidecektik?

İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) - AKP Hükûmetinin uzun süredir o katliamı sahada yapanlarla birlikte bir ittifak hâlinde olduğunu, AKP, gladyo, Ergenekon iş birliğinin Kürt illerini 1990'lı yıllardan daha büyük bir vahşet tablosuyla karşı karşıya getirdiğini söylüyorduk, bunda hiçbir beis yok. Kastettiğim, AKP Hükûmetinin kendisidir, Ergenekon, gladyo çetelerinin kendisidir.

Şu anda yaşanan vahşetin boyutunu sadece göz önüne getirmeniz için söylüyorum: 170 cenazenin sadece 58'i teşhis edilebildi. Bütün cenazeler yakıldı. Yani, öldürdükten sonra da cenazeleri yakacak, DNA testlerine bile imkân vermeyecek bir vahşet uygulandı. Cenazelerin bir parçası, uzuvların bir parçası Mardin'de, bir parçası Urfa'da çıktı, DNA testleriyle bu tespit edildi. Tabii ki bu vahşet tablosunun hesabı bir ay mı olur, bir yıl mı olur, beş yıl mı olur, on yıl mı olur; ona bir şey diyemem ama tarih önünde, insanlık önünde mutlaka sorulacak.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) - Sayın Başkan, toparlıyorum.

İSMAİL AYDIN (Bursa) - Kara propaganda yapıyorsun.

BAŞKAN - Açtırıyorum Sayın Baluken, toparlayınız.

İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) - Ve burada da sorumluluk ve fail boyutuyla bahsetmiş olduğum ortaklaşma tarih önünde mutlaka hesap verecek.

HÜSNÜYE ERDOĞAN (Konya) - Asıl teröre ortak olanlara hesap sorulacak, ortak olanlara; teröre arka çıkanlara hesap sorulacak.

İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) - Diğer taraftan, eş başkanımızın nöbet tutmasını da, Türkiye'yi hızla bir bölünmeye doğru götüren AKP'nin bu savaş konseptine karşı hâlâ elimizde olan o pamuk ipliğine sarılma çabası olarak değerlendiriyoruz.

HÜSNÜYE ERDOĞAN (Konya) - Piknik yapmaya mı gittiler bodruma?

İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) - Sur'da da Cizre benzeri bir katliam çıkarsa, Sur'da da 200'e yakın insan Cizre'deki vahşet gibi, eğer o binalarda, top atışlarıyla, tank atışlarıyla, o binalara girilmek suretiyle yakılarak katledilirse, korkarım, artık o sahip olduğumuz pamuk ipliğini de kaybetmiş olacağız.

Teşekkür ederim.

MURAT DEMİR (Kastamonu) - Ne yapacaksınız?

 

MEHMET EMİN ADIYAMAN (Iğdır) - Ne olacak, sana köle mi olunacak? Yetmiş yıllık kölelik mi devam edecek? Allah Allah! Babasının kölesi sanki!

 

BAŞKAN - Teşekkür ederiz Sayın Baluken.

Sayın Bakanın sanırım söz talebi var.

Sayın Bakan, buyurun, size de iki dakika söz veriyorum.

ADALET BAKANI BEKİR BOZDAĞ (Yozgat) - Sayın Başkan, saygıdeğer milletvekilleri; daha önce de burada konuştuk, her gün de konuşuluyor. Ülkemizin bazı yerleşim yerlerinde teröristlerce kamu düzeninin, kamu güvenliğinin, vatandaşların yaşam hakkının ihlal edilmesi nedeniyle teröristlere karşı yürütülen bir operasyon var.

Şimdi, Sur'da bahsedilen yerde, o binaların içerisinde siviller varsa iddia edildiği gibi, çağrı yapılıyor, "Çıksınlar oradan, gelsinler bu tarafa." deniyor.

BEHÇET YILDIRIM (Adıyaman) - "Tutuklayalım."

ADALET BAKANI BEKİR BOZDAĞ (Yozgat) - Çıksınlar gelsinler ama o binaların içerisinde eli kanlı PKK'nın teröristleri var. (AK PARTİ sıralarından alkışlar) Şimdi sizin onlara demeniz gerekir ki: "Çıkın oradan." Sivilse onlar, gelsin bu tarafa ama bir yandan silah atıyorlar, bir yandan bomba atıyorlar, bir yandan roket atıyorlar. Şimdi nasıl izah edeceğiz bunu? Orada direnen, sivil insanlar mı? O zaman, oturdular orada, bekliyorlar Gandhi gibi, oradan da devlet bunların üzerine kurşun mu yağdırıyor, böyle bir şey mi var?

İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) - Aynen öyle oldu.

ADALET BAKANI BEKİR BOZDAĞ (Yozgat) - Hayır, aynen öyle değil. Teröristler askere, polise kurşun yağdırıyor, onlar da ona karşılık veriyor. Şu anda Mehmet Tunç'la ilgili söylediğiniz şey… Mehmet Tunç, bana gelen bilgiye göre, şu anda KCK terör örgütünün sözde kaymakamlarından birisi ve bir teröristtir ve o çatışmalar sırasında hayatını kaybedenlerden bir tanesidir. Teröristleri burada masum gibi göstermek gerçeği ortadan kaldırmaz. Terörle mücadele, teröristle mücadele devam edecek. Burada söylenmesi gereken, o kana sebep olanları "Artık durun!" demeniz lazım, "Silahları bırakın, oralardan çıkın, gidin, milletin hayatını zehir etmeyin." demeniz lazım ama onlara demiyorsunuz. O Sur'da o işi yapanlara demiyorsunuz, eş başkan ve diğer bazı vekiller gidip orada teröristleri korumak için, kollamak için eylem yapıyorlar. Doğru olan, onların hayatını kurtarmak istiyorsanız "Silahınızı bırakın, buraları terk edin!" demeniz lazım. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

SEYFETTİN YILMAZ (Adana) - Sayın Başkan…

İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) - Ne demek "Silahlarınızı bırakın!" bizim elimizde silah mı var?

ADALET BAKANI BEKİR BOZDAĞ (Yozgat) - Teröristler için söylüyorum.

İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) - Sayın Başkan, sataşmadan söz istiyorum.

BAŞKAN - Sayın Baluken, buyurun.

İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) - Gerçeği çarpıttığımızı söyledi…

MURAT DEMİR (Kastamonu) - Ya ne çarpıtması?

İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) - …bir de siyasi partiye "Silahlarınızı bırakın!" gibi anlamsız bir çağrı yaptı. Sataşmadan söz istiyorum.

ADALET BAKANI BEKİR BOZDAĞ (Yozgat) - Ben siyasi partiye demiyorum, teröristlere söyleyin diyorum, teröristlere.

BAŞKAN - Sayın Baluken, size iki dakika söz vereceğim.

Sayın Yılmaz, sadece grup başkan vekillerine…

SEYFETTİN YILMAZ (Adana) - Yerimden kısa bir söz istiyorum.

BAŞKAN - Sayın Yılmaz, diğer milletvekili arkadaşlarımızın da talebi var, ben hiçbirisine böyle bir hak vermedim.

SEYFETTİN YILMAZ (Adana) - Konuyla ilgili ama.

BAŞKAN - Sayın Yılmaz, lütfen, rica ediyorum…

Buyurun Sayın Baluken.

İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Bakın, HDP'ye karşı konuşurken cümlelerinizi özenle seçin.

MURAT DEMİR (Kastamonu) - Yok ya!

İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) - Biz en başından beri, devlet ile PKK bir savaşa tutuştuğu andan itibaren her iki tarafa da bu savaşın bir çözüm olmadığını, kan, gözyaşı, acı dışında herhangi bir işe yaramayacağını…

SALİH CORA (Trabzon) - Savaş değil, terörle mücadele.

İDRİS BALUKEN (Devamla) - …buradan bir an önce bir çıkış yapılması gerektiğini, bu konuda da siyaset kurumunun inisiyatif alması gerektiğini defalarca söyledik.

MURAT DEMİR (Kastamonu) - Asıl sorumluluğu sen alacaksın, sen!

SALİH CORA (Trabzon) - PKK'yı bitiriyoruz, terörü bitiyoruz.

 

İDRİS BALUKEN (Devamla) - Bizim yapmış olduğumuz çağrılar ortada, barışla ilgili kararlılığımız ortada. Ha, şimdi, her iki taraf savaşı devam ettirip…

 

SALİH CORA (Trabzon) - Ne savaşı ya? Savaş, devletle devlet arasında olur, terörle mücadeledir o.

İDRİS BALUKEN (Devamla) - …o savaşın faturasını getirip HDP üzerinden burada meşrulaştırmak isterlerse kusura bakmayın, orada gerekli olan şeyleri zaten söyleriz, ifade etmeye de devam ediyoruz.

Sayın Bakan, gerçeği siz çarpıtıyorsunuz. Cizre'deki vahşet bodrumlarında ve cehennem binalarında 170'e yakın insan 155, 112 ve bizim heyetlerimiz aracılığıyla hastaneye nakledilmek istendiği iradelerini net bir şekilde ortaya koydular ve o iradeyi en üst düzeyde olan Başbakan da biliyordu. Bir hukuk devletinin yapması gereken o 170 insanı hastaneye nakledip onların arasında adli tahkikatı gerektirecek herhangi biri varsa onu da adalete teslim etmekti. Sur için de aynı şey geçerli. Böyle hamasi şeylerle konuşmayalım. Gelin, sizle birlikte atlayıp Sur'a gidelim, ikimiz gidelim, bir heyet olarak gidelim. Oraya, sizin bahsettiğiniz yere gidip hastaneye nakledilmesi gereken insanların tamamını hastaneye ulaştıralım, dediğiniz gibi aralarında birtakım tahkikatlara maruz kalması gerekenler varsa onları da siz adaletin önüne getirin.

Mehmet Tunç'la ilgili söylediğiniz şeyin tamamı da gerçek dışıdır. Mehmet Tunç, bizim halk örgütlenmesi olarak mahalle meclisleri, ilçe meclisleri şeklinde örgütlendiğimiz model üzerinden Cizre halk meclisinin eş başkanıdır.

SALİH CORA (Trabzon) - Yasal dayanağı var mı?

İDRİS BALUKEN (Devamla) - Burada katliamı meşrulaştırmak için gerçeği çarpıtmanız yakışık almamıştır.

OSMAN AŞKIN BAK (Rize) - Devlet "terörist" diyor, devletin kayıtlarında terörist.

İDRİS BALUKEN (Devamla) - Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (HDP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederiz Sayın Baluken.

Bakmadan Geçme