İşte PKK'nın arkasındaki ülkeler

Dicle Üniversitesi Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Hüseyin Şeyhanlıoğlu yaptığı açıklamada PKK'nın üzerinde baskın olan dış güçler İngiltere, İran ve İsrail yüzünden barış sürecini bozduğunu söyledi.

Dicle Üniversitesi Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Hüseyin Şeyhanlıoğlu yaptığı açıklamada PKK'nın üzerinde baskın olan dış güçler İngiltere, İran ve İsrail yüzünden barış sürecini bozduğunu söyledi.

A Haber ‘de canlı olarak yayınlanan Mehmet Ali Önel yönetimindeki Deşifre programına bu hafta AK Parti Manisa Milletvekili Doç Dr. Selçuk Özdağ, Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Adnan Çevik, Dicle Üniversitesi Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr.Hüseyin Şeyhanlıoğlu ve Eski Sağlık Bakanı Bülent Akarcalı konuk oldu.Programda bu hafta son günlerde tırmandırılan terör ve Dağlıca saldırısının perde arkasında yaşananlar masaya yatırıldı.

Rojava, Suriye dediğimiz kuzey bölgesinde örgüt ilk başta yani PKK Suriye'deki PYD'yi, burada parantez açmam lazım sizin vasıtanızla söyleyeyim bu çok önemli bir şey. Benim orada gördüğüm şu; PYD'yi Hafiz Esad'ın damadı Asab Şevket, İranlı bu ismi hep söylemek gerekiyor Kasım Süleymani, Murat Karayılan ve bunları Celal Talabani evinde kuruyorlar PYD'yi. Yani orada örgütü faal bir hale getiriyorlar. Belki PYD'nin kuruluşu eskiye dayanır ama örgütün silahlı olarak Kuzey Suriye'ye girdiği, Kuzey Suriye'yi 13 diğer normal demokratik yollardan olan Suriye Kürdistan Demokratik Partisi gibi partileri nasıl tasfiye ettiğini orada çok somut olarak yerinde gördük ve bunların tamamını saf dışı etti. Yani tek tip, tek parti, tek ideal, tek ideoloji ve bunu o zaman 2,5 yıllık zaman zarfında hem bölgedeki altyapı sokak ve mahalle yapılanması gibi oradaki sistemi kurmakta da harcadı. Böyle bir çalışma yaptı örgüt.

"İNGİLTERE, İRAN VE İSRAİL YÜZÜNDEN ÖRGÜT BARIŞA İNANMADI"

Şimdi Türkiye boyutuna gelelim; şu son yıllarda Lice'de ve Dicle'de kurulan mahkemelerde veya daha ötekini ben kendim yakından gördüm. Duhok'taki mahkemelerde yargılanan Ticaret Odası Başkanları var. Bizzat bana söylediği şudur; 'Hocam biz iki lafı bir araya getirmeye korkuyoruz, biz bizi yargıladıklarını dahi söylemeye korkuyoruz.' Şimdi bunu devletin istihbaratı bilmiyor mu, polisi bilmiyor mu? Muhakkak suretle biliyordu. Fakat hakikaten bu süreçte 6-7 Ekim olayları dahil Karakola saldırı yapılmasına rağmen devlet süreci bozmak istemedi. Yani 'AK Parti iktidarı samimiyetsizdir' diyenlere hakikaten bence iyi bir cevaptır diye düşünüyorum. Yani samimiydi, hiçbir şekilde bu sürecin savaşa dönüşmesini istemiyordu. Ama yavaş gidilmesini istiyordu. Sürecin barışla tabiri caizse sonuçlanmasını istiyordu. Fakat işte 7 Haziran seçimleri olabilir bir takım örgütün Abdullah Öcalan'ın da son Nevruz'daki mektubunda; 'Kongreyi toplayın' toplamadı, 'Silahlı güçlerinizi buradan çekin' çekmedi gibi somut adımlar atmamasından dolayı devlet ister istemez Nisan'dan itibaren tabiri caizse bir soru işareti koydu oraya. Yani Kamu Düzeni ve Güvenliği Müsteşarlığı'nın 10 maddelik planı buzdolabına kaldırmasında bunların etkisi oldu. Yani şöyle söyleyeyim; Irak'ın kuzeyinde Suriye'de ve Türkiye'de bu üç aşamada örgüt hiçbir zaman barışa samimi manada inanmadı. Bunun inandırılmamasının sebebi; bir, dış güçler var örgüt üzerinde baskındır İran başta geliyor, İngiltere ve İsrail beraber gidiyor ve bu süreçte örgüt 2,5 yıllık zaman zarfındaki bütün enerjisini kendi iç ve dış gücünü tabiri caizse pekiştirmekte kullandı ve şu an biz bunu görüyoruz.

Bakmadan Geçme