İşte BBPnin seçim beyannamesi... Tam metin

Büyük Birlik Partisinin (BBP) Beyannamesi açıklandı. Seçim bildirgesinin tam metni için tıklayınız.

www.haberplatosu.com 1 Kasım Milletvekili Genel Seçimi'ne katılan siyasi partilerin seçim beyannamelerinin tam metnini yayımlıyor.

İşte Büyük Birlik Partisinin 1 Kasım Milletvekili Genel Seçimi için deklare ettiği seçim bayannamesinin tam metni.

BBP'nin seçim bildirgesi, Ali İmran suresinin 10. ayeti ile  başlıyor:

"Sizlerden iyiliğe çağıran, doğruluğuemreden, kötülükten alıkoyan, önde giden  bir topluluk bulunsun."

BBP'nin seçim beyannamesinin tam metni Haber Platosu'nda...

BBP SEÇİM BEYANNAMESİ İÇİN TIKLAYINIZ


 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

1 KASIM 2015 GENEL SEÇİMLERİ SEÇİM BEYANNAMESİ E K İ M 2 0 1 5 1 BÜYÜK BİRLİK PARTİSİ 1 KASIM 2015 GENEL SEÇİMLERİ SEÇİM BEYANNAMESİ 04 EKİM 2015 2 3 "Sizlerden iyiliğe çağıran, doğruluğu emreden, kötülükten alıkoyan, önde giden bir topluluk bulunsun" Ali İmran / 104 4 5 Büyük Birlik Partisi Olarak; Ülkemizin meselelerinin farkında olduğumuz kadar, çözüm yollarını da biliyoruz. Tüm varlıklara dair ilahi ve evrensel kaynaklarda ortaya konan ilkeleri esas alarak tüm mahlûkata hak ettiği şefkati göstermeyi, insan haklarına azami ölçüde saygılı olmayı siyasetin esası sayıyoruz. Bu çerçevede; insanı saygın görerek, ülkemizde vatandaşlarımızın bir arada, mutlu, huzur ve güven içinde yaşayacağı bir ortamı tüm vatandaşlarımızın, istek ve taleplerini hesaba katarak birlikte inşa edecek bir yönetim uygulayacağız. Her türlü öneri ve teklifi titizlikle dikkate alıp değerlendireceğiz. Her işin güzel, çabuk ve az maliyetle yapılabilmesi için işi ehline vereceğiz. Hiçbir vatandaşımız arasında, ayrımcılık, kayırmacılık yapmayacağız. İnsan haklarına saygılı, huzurlu, mutlu, barış ve kardeşlik içinde yaşanan bir toplum ve Türkiye için çalışacağız. Tüm vatandaşlarımız bizim yönetimimizde 1. sınıf vatandaş olacak. Hiç kimse siyasi görüşünden, ideolojisinden, dilinden, inancından, mezhebinden, cinsiyetinden, etnik kökeninden, ırkından vb. dolayı ayrımcılığa ve adaletsizliğe uğramayacak. Toplumda hâkim olan tahammülsüzlük, nefret ve şiddeti sebep ve sonuçlarıyla birlikte ortadan kaldıracağız. Yoksullara, engellilere, kadınlara, çocuklara ve yaşlılara yönelik her türlü şiddet ve dışlamayı yok edeceğiz. Toplumsal hayatta ve kamu yönetiminde görülen fişleme, kayırmacılık ve ayrımcılık gibi insan haklarına ve hukuka aykırı tutum ve davranışlarla kararlı bir şekilde mücadele edeceğiz. Toplumda yaygınlaşan fiili, psikolojik, cinsel her türlü taciz ve saldırıyı sebep ve sonuçlarıyla birlikte değerlendirip köklü biçimde çözeceğiz. Bu çerçevede, hukukun ve hukukun üstünlüğü ilkesinin hangi saiklerle olursa olsun, içinin boşaltılmasına, zayıflatılmasına izin vermeyeceğiz. 6 Hukuku yeniden ihya edeceğiz; masumiyet karinesini en temel ilke olarak tüm vatandaşlarımız için geçerli kılacağız. Toplumda barış, kardeşlik ve huzurun hâkim olması için tüm toplum kesimlerini 7’den 70’e can kulağıyla dinleyeceğiz. Edirne'deki kardeşinin acısını Kars’ta ki kardeşi duyan, Diyarbakır’dan yükselen bir sese Konya’dan ses veren bir Türkiye’yi birlikte inşa edeceğiz. İnsanımıza güvenliğin esasının güven duygusu olduğunu yeniden hissettireceğiz. Kendini güvende hisseden bir toplumu tüm vatandaşlarımızla birlikte inşa edeceğiz. Böylece, toplumsal huzur, güven ve özgürlükler artacak; güvenlik güçlerinin iş yükü hafifleyecek ve daha uygun koşullarda görevlerini ifa edecekler. Tüm toplum kesimleri ile birlikte sorunlarımızı ve çözümlerimizi şeffaf bir şekilde konuşarak karara bağlayacağız. Hepimiz aynı kilimin desenleriyiz. İnsanların bir arada ve mutlu yaşayacağı bir ülkeyi el birliğiyle ilmek ilmek dokuyacağız. Büyük Birlik Partisi İktidarında Bölücü Terör, Ahlaki Terör, Ekonomik Terör Son Bulacak. Her yıl binlerce yavrumuz kayboluyor, tecavüze ve istismara uğruyor, organ mafyalarının ve sapıkların kurbanı olup canlarına kıyılıyor... Binlerce ana baba yüreğine evlat acısı çöküyor, binlerce ocağa ateş düşüyor... Ahlaki terör zirve yapıyor... Sokak ortasında aleni cinayetler işleniyor... Suç oranları hızla artıyor ve cezaevleri Cumhuriyet tarihinin doluluk rekorlarını kırıyor... 7 Sadece sınırlarımız değil yaşadığımız şehirler, kapımızın önü huzur ve güvenden yoksun hale geliyor… Her türlü dış müdahaleye açık olan ve bu ülkenin birliğine, huzuruna, emniyetine ve emniyet güçlerine savaş açan Bölücü Terör suçluları ciddi tehdit oluşturmaya devam ediyor... Herkesin yararlanma hakkı olan kamu malları ve hizmetlerini manipüle edip yetim hakkı yiyen-yediren, yer altı ve yer üstü kaynaklarımızı peşkeş çeken ve ülke ekonomimizi zarara uğratan Ekonomik Terör suçluları ellerini kollarını sallayarak dolaşıyor, yaptıkları yanlarına kâr kalıyor... Büyük Birlik Partisi insanımızın güvenlik ve huzur sorununu tek çözecek siyasi iradedir. Kürt Sorunu Değil, Terör Sorunu Vardır Büyük Birlik Partisi olarak bu ülkede herhangi bir Kürt sorunu olduğunu kabul etmiyoruz. Bu bağlamda bir etnisite sorunu olduğunu da düşünmüyoruz. “Kürt sorunu” söylemi gerçek dışı ve sorumsuzca ortaya atılan ülkeyi dış müdahaleye açık bırakanların başvurduğu bir söylemdir. Biz, bu ülkenin bütün vatandaşlarına aynı sevgi ve saygı ile yaklaşmayı temel prensip edinmiş bir siyasî hareket olarak, Anayasamızda ifadesini bulduğu üzere, Türkiye devletine vatandaşlık bağı ile bağlı olan herkesi “Türk” sayar ve onun ötesine geçerek, hiçbir kimseyi soyu veya anadili dolayısıyla uzak tutmaz, bütün farklılıkları aynı kilimin desenleri addederiz. Bu bakımdan sorunun doğru adı, terör sorunudur. Terörün beslendiği ve istismar ettiği sorunlar vardır. Onlarda ülkeyi yönetenlerin bugüne kadar çözemediği genel problemlerdir. Onlarda ülkenin genel sorunlarıdır. Bir Hilal Uğruna güneşlerin battığı Çanakkale'de, en zor şartlarda Sarıkamış'ta, destanlar yazılmış Dumlupınar'da yan yana toprağa düşmüş yüz binlerce kardeş Türkmen ve Kürt 8 şehidin hatırasına bakmak bile, bize “sorun” diye adı konulup dayatılan meselenin “çözümü” için yeterli olacaktır. Terör Meselesi Sadece Büyük Birlik Partisi İktidarında Çözülür Maalesef bu ülkeyi bu güne dek yönetenler ellerinde imkân oldukları halde terör sorununu çözmemiş, terörü bu ülkenin kanayan yarası haline getirmiş dolayısıyla Türkiye her türlü dış müdahale ve taleplere açık hale gelmiştir. Türkiye‟de terörle ve teröristle mücadele yöntemleri yıllardır değişmemiştir. Hantal bir yapıya sahiptir, işlevsizdir. Yıllardır kullanılan metotlarla ve yaklaşımlarla terörün bitirilmesinin mümkün olmadığı açıktır. Çete faaliyetlerine ve gizli örgütsel terör eylemlerine karşı, düzenli ordularla açık mücadele stratejileriyle netice almak mümkün değildir. Terör örgütü, vur-kaç taktikleri ile korku, panik ve dehşet yaratarak sansasyonel eylemlerle zarar vermekte ve sesini duyurmaktadır. Bu itibarla; uzun süre uykuda kalan, fırsat bulunca terör eylemi yapan, hücreler halinde şehir ve kırsalda faaliyet gösteren, gündüz tarlada çiftçi ve fabrikada işçi olup gece mayın döşeyen bir oluşuma karşı mücadele; istihbarat, takip, tespit ve elebaşlarını imha görevi yapacak, inisiyatif alabilecek ve koyabilecek iyi yetiştirilmiş personelle yapılmalıdır. Biz bunun adına “Mobil Birlikler” diyoruz. Bunlar, terör örgütünün taktik, metot strateji ve eylem niteliklerini bilen, buna göre vatandaş ile teröristi ayıracak ve vatandaşa zarar vermeden enterne edecek yeteneklere sahip olacaktır. Sadece militan unsurlarla değil, onlara lojistik destek ve para veren yurt içi ve dışı tüm unsurlara karşı, öncesi sonrası veya okyanus ötesi diye ayırmadan etkin ve kararlı mücadele edilmeli. Biz, Büyük Birlik Partisi olarak, terörü önleyeceğimiz konusunda kesin taahhütte bulunuyoruz. Bunun için: 9 1- İyi bir strateji takip edilmesi gerekir ki bunun da başında gelenler şunlardır: 1.1° Terörün bölge insanı üzerindeki otoritesini kırarak halk desteğini kurutmak ve bunun için de mutlaka ve behemehal en iyi eğitimle yetiştirilmiş profesyonel askerler ve sabit karakollar yerine de mobil birlikler teşkil edilecektir. 1.2° Bölgedeki zayıf istihbarat yerine kuvvetli bir istihbarat oluşturularak eylem inisiyatifi terör örgütünün elinden alınacaktır. 1.3° Terörün en büyük gelir kapısı olan haraç, mafya, insan kaçakçılığı, silah ve uyuşturucu ticaretinden oluşan ekonomik kaynakları kurutulacaktır. 2- 1946 Türkiye-Irak Sınır Anlaşması‟nın detayları terror sorunun çözümünde önemli bir imkândır. Terörün dış desteğinin kurutulması için öncelikle Kuzey Irak üzerine etkin politik ve gerekirse askerî hareketler düzenlenecektir. 1946 Türkiye – Irak Sınır Antlaşmasının bize verdiği hakları sonuna kadar kullanacağız. Bu antlaşmaya göre; 75 km içeriye girip güvenli bir tampon bölge kurma hakkına sahibiz. Öyle ya da böyle Irak sınırından Türk sınırına yönelik yapılmış saldırı ve tacizlerden doğacak zararların Irak devleti tarafından tazminini (Türkiye‟nin 1970‟li yıllara kadar geri giden terörist saldırılar ve verdiği can ve mal kaybı düşünülürse Irak devletinden yüklü bir tazminat istemeye hakkı olduğu barizdir) sağlayacağız. 3- Terörün Batı desteğinin kurutulması için de: 3.1° Millî silah ve mühimmat üretimine hız vereceğiz. Bu konuda bağımlılıklardan kurtulmak için tavizsiz politikalar izleyeceğiz. 3.2° Türkiye‟nin Batı ile olan ilişkileri de yeniden gözden geçirilerek teröre destek veren ülkelere kesin tavır konulacaktır. 3.3 Terörle mücadele kapsamında Uluslar arası kuruluş ve organizasyonlarda aktif bir şekilde katılım yapılarak, terör ve terörizmin sona erdirilmesi için uluslar arası arenada gerekli uyarılar yapılacaktır. 10 Ülkemizi Bölünmenin Eşiğine Getiren Çözüm Süreci (Çözülme Süreci) Sona Erdirilecek ve Bu Süreçte Sorumluluğu Olanlardan Mutlaka Hesap Sorulacak Büyük Birlik Partisi‟nin en başta gelen kırmızı çizgisi, Türkiye‟mizin Vatanı ve Milleti ile bölünmez bütünlüğüdür. Bu en temel ilkemizi ortadan kaldıracak ve ülkemizi hem coğrafi olarak, hem de millet olarak bölüp parçalanmanın eşiğine getiren “Çözüm Süreci” adı altındaki “Çözülme Süreci” mutlaka sona erdirilecek, bu sürece kıyısından köşesinden kim bulaşmış ve yıllardır milletimizin başına bela olmuş terör örgütünün, palazlanarak daha büyük bir mesele haline dönüşmesinde katkıda bulunmuşsa, onlardan da hukuk çerçevesinde mutlaka hesap sorulacaktır. Terör örgütü ve onun uzantısı yapılarla yapılmış olan her türlü pazarlık ve verilen sözler yok hükmünde kabul edilerek, Büyük Birlik Partisi‟nin yıllardır savuna geldiği yöntem ve politikalarla terör ve teröristlerle gerekli mücadele bu iş son ferdi teslim olana veya yok edilinceye kadar devam edecektir. 11 “Adalet mülkün temelidir”, fakat “geç kalmış adalet”, adalet değil zulümdür Ne yazık ki Türkiye‟de yargının tarafsızlığına gölge düşürülmüştür. Yargı içinde bir kutuplaşma ve kamplaşma meydana getirilmek istenmektedir. Adaletin hızlı işletilmesi için usul kanunlarında ve diğer alanlarda gerekli düzenlemeler yapılacaktır. Avukatların delillere ulaşmasının ve delil toplamasının önündeki engeller kaldırılacaktır. Mahkemelerin önündeki dosya yoğunluğunu azaltmak için sulh ve arabuluculuk kurumu teşvik edilecek; özel hukuk davaları için tahkim kurulunun yaygınlaştırılmasına çalışılacaktır. Savcılar ile hâkimler yapısal ve kurumsal olarak birbirinden ayrılacak, iddia ve savunma işlevini yerine getiren savcılar ile avukatların konumları denk hale getirilecektir. Hâkim ve savcıların meslek içi eğitimi ve mesleklerindeki ihtisaslaşmaları teşvik edilecektir. İstinaf mahkemeleri kurularak etkili bir şekilde çalışır hale getirilecektir. İnsan hakları ihlalleri konusunu ele alan, İnsan Hakları İhtisas Mahkemeleri kurulacaktır. HSYK,Hâkimler Yüksek Kurulu (HYK)ve Savcılar Yüksek Kurulu(SYK)olmak üzere ikiye ayrılacaktır. Yargı reformunu, vatandaşların, baroların ve mahkemelerin görüş, öneri, talep ve şikâyetlerini dikkate alarak gerçekleştireceğiz. Yargı mensuplarının ve avukatların saygınlığını artıracak düzenlemeleri gerçekleştireceğiz. Siyaset ve idare, yargıya karışmayacak, yargının siyasallaşması yolu bir daha açılmamak üzere kapatılacaktır. 12 İdam Cezasını Geri Getireceğiz. Küçük yaştaki çocuklara ve kadınlara tecavüz ederek öldüren için; Ve bizzat eline silah alarak, devletin güvenlik güçlerini ve diğer kamu görevlilerini şehit eden, sivil vatandaşları ayrım gözetmeksizin katleden teröristlerle, bu teröristleri söz konusu suçları işlemeye sevk eden terör örgütü yöneticileri için idam cezasını geri getireceğiz. Yolsuzluk Hırsızlıktır. Asla Müsade Etmeyeceğiz. Yolsuzluk Türkiye'nin en temel sorunlarından biri haline gelmiştir. Yolsuzluk ve rüşvet sosyal ve kültürel sonuçları aşırı derecede yıkıcı, ekonomik ve siyasi bakımlardan da bulaşıcı ve salgın haline gelen ahlaki bir hastalıktır. İdari ve bürokratik süreçlerin kamu yararı, şeffaflık ve eşitlik ilkelerine göre düzenlenmesi, demokratik denetim mekanizmalarının etkili şekilde işletilmesi ve medyanın da dördüncü kuvvet olarak denetim işlevini yerine getirmesinin bu sorunun çözümü için hayati önem taşıdığının bilincindeyiz. Büyük Birlik Partisi iktidarında devlet, rant üretme ve dağıtma aracı olmaktan çıkarılacaktır. Yolsuzluğa eşlik eden, destek veren teşvik eden tüm yollar tıkanacak, unsurlar ortadan kaldıralcaktır. Ahlak siyasete hakim kılınacaktır. Büyük Birlik Partisi’nin iktidarında kamu yönetimi ve siyasetin finansmanı şeffaflaştırılacaktır. Kamu malının denetimi için kurulan ve Osmanlı‟dan bize miras Sayıştay güçlendirilecek, gerekli yasal düzenleme ve uygulamalar vakit kaybetmeden hayata geçirilecektir. 13 Hesap verebilirlik ilkesi kapsamında; devletin ve çalışanların faaliyetlerini denetleyen denetim kurumları etkin hale getirilecektir. Kamu kurumlarının etkin denetimi sonucunda, devletin imkânlarını kötüye kullananlardan mutlaka hesap sorulacaktır. Yeni Sivil ve Demokratik Bir Anayasa Yapacağız. Merkezinde insan olan, İnançlarımızla barışık, Evrensel değerleri içeren, yerli ve milli hassasiyetlerimizi kuşatan ve “İnsanı Yaşat ki, Devlet Yaşasın” anlayışı tam manası ile tahakkuk ettirecek yeni, sivil ve demokrat bir Anayasa yapmayı ve Büyük Türk Milletini, Darbecilerin yapmış olduğu bir Anayasa ile yönetilme ayıbından kurtarmayı kendimiz için milletimize karşı bir borç biliyoruz. Güçlü Değil, Hukuk Üstün Olacak. Kuvvetler Ayrılığı Prensibini, Kesin Çizgilerle, Geri Dönülmez Şekilde ve Yeniden Tesis Edeceğiz Mevcut haliyle Meclis, yürütme üzerindeki denetimini neredeyse bütünüyle terk etmiş, Meclis üyeleri parti başkanlarının emir eri haline getirilmiştir. Yürütmeyi denetlemesi gereken yargı da yürütmenin etkisine girmiştir. Dolayısıyla, yasama ve yargı kendilerinden beklenen, kamu yararı için yasa yapma, yürütmeyi denetleme ve dengeleme rollerini yerine getirmekten hayli uzaklaşmıştır. Bununla birlikte seçilenlerin kişisel menfaatlerini koruma gayretkeşliği, yeniden aday gösterilme veya patronaj sistemi içinde rant ve makam kapma hevesi de etkili olmuştur. 14 Yargı ise, hukukun üstünlüğü ilkesine sahip çıkamayan, hukuki boyutun dışında, kendi içinde kutuplaşarak siyasallaşan, nihayetinde yürütmenin etkisine giren bir duruma sokulmaya çalışılmaktadır. Büyük Birlik Partisi olarak; kamu yararını, halkın menfaatini, insanların temel hak ve hürriyetlerini güvence altına almak amacıyla birbirinden ayrı fakat birbirini denetleyen ve dengeleyen kuvvetler ayrımı sistemini, yani parlamenter demokrasiyi gerçek anlamında tesis edeceğiz. Siyaset Demokratikleşecek, Demokrasi Toplumun Tüm Kesimlerini Kapsayacak Yüzde 10 seçim barajını derhal kaldıracağız, seçim sistemini sosyal adalete ve milletimizin beklentilerine uygun hale getireceğiz. Siyasi partilerin aldıkları oy oranına göre Meclis'e girmesinin ve nispi temsil sistemine göre tüm toplum kesimlerinin Meclis'te temsil edilmesinin önünü açacağız. Siyasi partilere devlet yardımının, seçime katılan partiler arasında hiçbir ayrım yapılmadan aldığı oy oranına göre adil bir şekilde paylaştırılmasını sağlayacağız. Siyasi partilerin kendi amblemlerini kullanarak seçim işbirliği yapmalarının önü açılacaktır. Siyasi sorumluluğu bulunmayan Cumhurbaşkanına tahsis edilen örtülü ödenek kaldırılacaktır. Hiçbir merci tarafından denetimsiz ve hesap verilmeyen kamu harcaması yapılamayacaktır. Referandum müessesesine daha fazla işlerlik kazandırılacak, önemli yasalar milletin onayına sunulacaktır. Özelikle temel hak ve özgürlükler alanında yapılacak yasal değişikliklerin belli sayıda milletvekilinin imzası ile referanduma sunulmasına imkan vereceğiz. 15 Güvenlik ve yargı mensupları dışında, vatandaşlarımızın ve memurların siyasi partilere üye olmasının önündeki tüm engelleri kaldıracağız. Milletvekillerinin Meclis çatısı altında gerçekleştirdiği görevleriyle ilgili konuşma ve faaliyetlerini kapsayan kürsü dokunulmazlığını özenle koruyacağız. Yürütmenin yargı tarafından etkin denetimi sağlanacaktır. Bu kapsamda, kamu yönetiminde çalışan kamu görevlileri ile ilgili dava açılabilmesi için aranan üst yöneticilerinin izin şartı tüm kamu görevlileri için kaldırılacaktır. Bu şekilde, kamu yönetiminin sınırlı ve sorumlu davranmasının zemini sağlanmış olacaktır. Vatandaşlarımızın, kanun teklifi vermesinin önünü açacağız. Basını Özgür Olmayan Toplum, Özgür Olamaz. O Ülkede Demokrasiden Bahsedilemez. Bizim İktidarımızda Basın Özgürleşecek ve Her Türlü Vesayetten Kurtulacak. Halkın haber alma hak ve özgürlüğünün garanti altına alınabilmesinin yanı sıra şeffaf ve hesap verebilen bir yönetimin olabilmesi için radyo, televizyon ve gazeteler başta olmak üzere medyanın objektif ve tarafsız olması, medya sahiplerinin de sadece medya ile ilgili alanlarda faaliyet göstermesi sağlanacaktır. Milletimizin tüm fertlerinin vergileriyle finanse edilmesine rağmen, iktidarların halk üzerindeki propaganda aracına dönüşen kamu yayın kuruluşları gerçek anlamda kamu yararı için çalışan kurumlara dönüştürülecektir. 16 Medya çalışanlarının, çalışma ve yaşam koşullarını iyileştirecek düzenlemeler yapacağız. Sivil Toplum Kuruluşlarının Önünü Açacak ve Güçlendireceğiz Sivil toplumun etkinliğini demokrasi açısından vazgeçilmez görüyoruz. Toplumsal bütünleşme ve yardımlaşmada önemli rol oynayan, kalkınma sürecine tüm kesimleri dâhil ederek katılımcı ve demokratik süreçleri güçlendiren STK‟lara daha fazla imkân sağlayan bir ortam oluşturulacaktır. STK‟ların, yerel ve ulusal düzeydeki ihtiyaç ve sorunlara hizmet ve çözüm sunabilme potansiyelleri artırılacak sosyal ve ekonomik hayatta daha fazla rol almaları teşvik edilecektir. Yerel düzeyde politika oluşturma ve uygulama süreçlerine meslek örgütleri, STK‟lar ve üniversitelerin daha fazla katkı sunabilmesi sağlanacaktır. Kamu Yönetiminde Kamu Yararı, Liyakat Ve Ehliyet Esaslarını Hayata Geçireceğiz Kamu yönetimi ve bürokrasinin temel sorunu, siyasi aktörlerin keyfi müdahalelerine açık olması, diğer yandan ise toplumun taleplerine cevap vermekten, şeffaflıktan, denetim ve hesap verebilirlikten uzak olmasıdır. Bu çerçevede, siyasiler ve üst kademede bulunanlar yetkilerini dağıtmak, kendi altındakilere yetkilerini paylaştırmak yerine, altındakilerin yetkilerini de gasp etmekte, sorumluluğu ise daha da ağırlaşmış bir şekilde alttakilerin sırtına yüklemektedirler. Kamu yönetiminde görev, yetki ve sorumluluklar kamu yararı, şeffaflık, hesap verebilirlik, vatandaş katılımı ve denetimi, 17 vatandaş odaklılık, etkili ve verimli yani kaliteli ve hızlı hizmet sunumu ilkelerine göre gözden geçirilecektir. Yürütmenin denetimine her açıdan öncelik verilecektir. Bu çerçevede, kamu görevlileri ile ilgili dava açılabilmesi için aranan üst yöneticilerinin izin şartı sınırlandırılacaktır. Bu şekilde, kamu yönetiminin sınırlı ve sorumlu davranmasının zemini sağlamlaştırılmış olacaktır. Yerel yönetimler halkın ve sivil toplumun süreçlere ve kararlara etkin katılımı ile güçlendirilecektir. Devlet personel yönetimi, hükümetlerin vatandaş üzerindeki patronaj ve baskısının bir aracı olmaktan çıkarılacak, liyakati ve performansı ölçü alan bir anlayışla yeniden düzenlenecektir. KPSS ve işe yerleştirmelerde karşılaşılan tüm sorunlar, adayların ve kamu kurumlarının katılımı ile şeffaf, hesap verebilir, denetime açık bir biçimde gözden geçirilecektir. Kamu yönetiminde idari reformu gerçekleştirirken tüm vatandaşlarımızın ve kamu çalışanlarının görüş, öneri, eleştiri ve talepleri süreçlere etkili şekilde dâhil edilecektir. Yerel yönetimleri vatandaş katılımı ile güçlendireceğiz Yerel Yönetimler Yasası coğrafi durum ve nüfusu dikkate alınarak köy ve beldeler yeniden düzenlenecektir. Merkezi bütçeden belediyelere yapılan kaynak aktarımları hizmet alanlarıyla uygun şekilde artırılacaktır. Büyükşehir Belediyeler Kanunu yeniden düzenlenecektir. Bütün illerde ve ilçelerde köylerin ve kırsal alanların hizmetleri, muhtarlar ile birlikte mevcut il ve ilçe özel idarelerinin işbirliğiyle yürütülmesi sağlanacaktır. Muhtarların da belediye meclislerinde temsil edilmesi sağlanacaktır. Kırsal bölgelerden şehirlere göçün engellenmesi amacıyla, yerel kaynaklar üretime yönlendirilerek, illerde istihdamın geliştirilmesi ve refahın artırılması sağlanacaktır. 18 Tarım arazileri, doğal ve kültürel kimlikler ve yeşil alanlar titizlikle korunacaktır. Çevreci, doğal dengeyi koruyan, iklim dostu belediyecilik anlayışına geçilecektir. Kırsal kalkınma programları hazırlanacak ve süratle uygulamaya konulacaktır. Yerel ekonomik kaynaklar değerlendirilerek bölgesel gelişme sağlanacaktır. Büyükşehir ve il belediyelerine, gelişen dünya şartlarına, teknolojilerine göre şehrin ekonomik ve sosyal yönden gelişmesi için şehrin geleceği ile ilgili sürekli raporlar hazırlayıp yön verecek “Şehir Gelişimi Birimi” kurulacaktır. Rant Ekonomisine Son Vereceğiz Ülkemizde, dolar bazında, suni olarak yüksek gösterilmeye çalışılan kişi başına düşen milli gelir, ekonomik bakımdan gelişmiş ülkelerin çok erisindedir. İşsizlik ve gelir dağılımındaki adaletsizlik artmaktadır. İç ve dış borç artmakta, borçların anapara ve faiz ödemeleri yeniden borçlanarak karşılanmaktadır. Ülkemizin toplam borcu; devletin ve özel sektörün dış borcu ile gerçek ve tüzel kişilerin iç piyasadaki kredi borcu toplamda 1 trilyon 155 milyar dolar bir borç yükü oluşturmaktadır. Toplanan vergilerin önemli bir kısmı faiz ödemelerine gitmektedir. Devlet her sene 50 milyar TL‟den fazla faiz ödemektedir. Sonuç olarak, toprakları bereketli, çalışkan ve genç nüfuslu bir millet ve ülke olmamıza rağmen, halkımız işsizdir ve borca esir edilmiştir. Dış ticaret açığı ve buna bağlı olarak cari açığı sürekli olarak artan, bütçesi sürekli açık veren, üretime dönük hiçbir ciddi yatırımın yapılmadığı ve bu açıkların ancak kurulu tesis ve toprak satarak veya yeniden borçlanarak kapatılabildiği bir ülkede ekonominin rayında gittiğini ileri sürmek ancak bilinçli bir gafletin neticesi olabilir. Bu ekonominin adı rant ekonomisidir. 19 Rant ekonomisi düzeninde, ülke kaynaklarının rantiye grubuna aktarılması için ağırlıklı olarak kullanılan yöntemler şunlardır. - Özelleştirme, kiralama, imar ve ihale yolsuzlukları, - İsraflar ve atıl yatırımlar, - Devlet yatırımlarının çok uzun yıllara yayılarak yürütülmesidir. Türkiye ekonomisinin özeti - Kişi Başı Milli Gelir: 2008 yılından bugüne milli gelir 10.000 dolar düzeyinde yerinde saymış, bu dönemde ise dövizin artmasıyla 8.000 dolar seviyelerine gerilemiştir. Bunun sonucunda ülkenin milli geliri de 800 milyar dolarlardan, 600 milyar dolar seviyesine inmiştir. - Büyüme oranları: Türkiye ekonomisi son yıllarda %3-4 gibi büyüme oranlarına mahkum edilmiştir. - Gelir Dağılımı:Milli gelirin %34'ünü nüfusun %1'i almaktadır. - İşsizlik: 1997‟de %6,8 olan işsizlik 2015‟te 11,3 olmuştur. - İç ve Dış Borç: 12 yılda 620 milyar dolara çıkmıştır. - Faiz Oranları: Dünyanın en yüksek faiz oranları (%8- 10) söz konusudur. Kredi kartı borcunu ödeyemeyen 2,6 milyon vatandaşımız bulunmaktadır. - Faiz Ödemesi:Faize12 yılda 600 milyar TL faize ödeme yapılmıştır. Sadece 2014 yılında yapılan faiz ödemesi 52 milyar TL‟dir. - Enflasyon: Türkiye ortalama %8 olan enflasyon ile OECD ülkeleri arasında en yüksek oranlardan birine sahiptir. - Kur: 13 yıldır dolar ve euro başta olmak üzere döviz kuru üzerinde fevkalade bir belirsizlik ortamı oluşmuştur. - Cari Açık: Son 7 yıldır ortalama cari açık milli gelirin %6‟sı dolaylarındadır ve sadece 2014 yılında verilen cari açık 46 milyar doların üzerindedir. Aynı yıl dış ticaret açığı yani ihracat-ithalat arasındaki fark ise 76 milyar dolar civarındadır. - Cumhuriyet tarihinde yapılan özelleştirmelerin %80‟i mevcut hükümet döneminde yapılmıştır. Ülkemizin önemli şirketlerinin tamamı 51 milyar dolara satılmıştır. 20 Büyük Birlik Partisi, Türkiyemizi Önümüzdeki 25 Yılda Dünyanın En büyük 10 Ekonomisi Arasına Taşıyacak Bir Ekonomik Model Vadediyor. Ekonomiyi, güçlenerek kalkınma ve gelir dağılımında adaletin tesisi üzerine kuracağız. Ülke insanımızın refahını sağlayacak politikaları hayata geçireceğiz. Türkiye‟de; işsizlik, kalkınma ve dışa bağımlılık problemi, sanayileşerek, bilgi ve teknoloji üreten bir toplum haline gelerek çözülecektir. Türkiye bu kapsamda, kendi arabasını, kendi akıllı telefonunu, kendi mikro-işlemcisini, kendi nanoteknolojisini, kendi biyoteknolojisini üretebilen bir ülke olacaktır. Türkiye‟nin dünya ekonomisinde etkin, istikrarlı, bağımsız ve üretim odaklı bir ülke haline gelmesi için tüm sektörlerin aynı yüksek hedeflere odaklanması ve koordinasyon içinde ilerlemesi sağlanacaktır. Hedeflerimiz; - Müteşebbis insan gücünü harekete geçirecek bir yatırım atmosferi oluşturmak, - Üretim seferberliğini gerçekleştirmek, - İşsizlik sorununu tamamen çözmek, - Enflasyonu bir sorun olmaktan çıkarmak, - TL‟nin değerini güçlendirmek ve dengede tutmak, - Faizi gereksiz kılmak, - İç ve dış borçları sıfırlamak, - Denk bütçe yapmaktır. - Bu hedefleri gerçekleştirmek için makro ve mikro ekonomik politikalar eşgüdümlü ve bilimsel olarak uygulanacaktır. 21 Uygulanacak Politikalar; - Vergi ve harcama politikaları kapsamında başta devletin her birimi şeffaf bir hale getirilecek, hesap verebilirlik ilkesi yerleştirilecektir. - Devletin verimli olmayan birimleri daraltılacak, kaynak israfı ortadan kaldırılacaktır. - Hali hazırdaki haksız vergi sistemi revize edilecek, üreticilerin ve tüketicilerin maruz kaldıkları haksız vergiler hak ve adalet temelinde yeniden düzenlenecektir. Kalkınma Planları Yerel Özellikler Dikkate alınarak yapılacaktır Türkiye son 13 yıldır planlama nosyonunu tamamen yitirmiştir. Bu durum ekonominin kontrolden çıkmasına yol açmıştır. Bu gün karşılaşılan problemlerin altında yatan gerçek ne yazık ki bundan kaynaklanmaktadır. Büyük Birlik iktidarında; kısa, orta ve uzun dönemli kalkınma planları itinalı bir şekilde hazırlanacak, hazırlanan bu planlar değişen ve gelişen şartlara göre sürekli olarak yenilenecektir. Hazırlanan kalkınma planları temel hedefleri gerçekleştirmeye odaklanacak, diğer değişkenler dönemsel olarak sürekli ele alınarak hedefler şekillendirilecektir. Kalkınmada sıkça karşılaşılan belli bir alana yoğunlaşan, yığılan politikalar yerine ölçülü bir şekilde tüm ülkeye yayılan politikalar tercih edilecektir. Bu zamana kadar uygulanan yığılmacı politikalar neticesinde Türkiye‟nin sanayi ve hizmetler bakımından en yoğun bölgesinin İstanbul ve çevresi olduğu görülmektedir. Bu durum bir taraftan iç göçleri tetiklerken, diğer taraftan sosyal patlamaları ve şehir rantının ortaya çıkmasını beraberinde getirmektedir. Yönetimimiz esnasında sektörel ve bölgesel bazda ele alınacak, böylece yaygın, etkin ve süratli kalkınma sağlanacaktır. Kalkınma ajansları etkinleştirilecek, merkezi yönetimle birlikte yerel kalkınma politikaları oluşturulacaktır. 22 Kalkınan Anadolu Projesi (KAP) Çıkış noktası yerli kaynaklarla yerinden kalkınma olan KAP Türkiye'nin en temel ihtiyaçları göz önüne alınarak tasarlanmış, doğal kaynaklarımızın en verimli şekilde kullanılması amaçlanan büyük bir projedir. Bu projeyle; Erzurum'dan başlayıp Ankara'ya ulaşacak ve Konya‟da bitecek büyük su kanalları ile birlikte göletler oluşturulacak, yeni barajlar yapılacak, elektrik enerjisi sağlanacaktır. İstihdam artırılarak göç engellenecektir. Ekolojik zenginlik sağlanacak, tarım ve hayvancılık şehirleri kurularak tarım ve hayvancılık endüstrisi geliştirilecek, yeni turizm alanları oluşturulacaktır. Orta ve Doğu Anadolu'da 11 ilimizi ve takriben 15 milyon insanımızı olumlu yönde etkileyecek bu proje ile 1 milyon işsizimiz istihdam edilecek ve her yıl ülke ekonomisine yaklaşık 2 milyar dolar katkı sağlanacaktır. Yüksek Teknoloji ve Sanayi Uygulamaları ile Dünya Devleri ile Yarışacağız Bilim, teknoloji ve yenilik politikalarının başta eğitim, sanayi ve bölgesel politikalar olmak üzere diğer politikalarla tamamlayıcı olarak yürütülmesi; sanayi sektörüyanında hizmetler ve tarım sektörlerinde katma değer artışı sağlanması, yenilikçi girişimciliğin gelişmesi ve bölgesel potansiyelin harekete geçirilmesi açılarından önemlidir. İmalat sanayinin bölgesel dağılımında dengesizlik ortadan kaldırılacak, Türkiye‟nin potansiyelini kullanabilmesi için Marmara dışındaki bölgelerde de üretim kapasitesi artırılacaktır. Bölgeler arası kalkınma dengesizliğini kaldırmak için özel programlar tatbik edilecektir. 23 İmalat sanayiinde; - Teknoloji üretimi geliştirilecektir. - Modern teknoloji kullanımı hızla yaygınlaştırılacaktır. - Nitelikli işgücü sağlanacaktır. - Yüksek katma değerli ürünlerde üretim kabiliyeti artırılacaktır. - Yeni gelişen sektörlere yatırım yapılacaktır. - KOBİ‟lerin üretim ve yönetim yapıları iyileştirilecektir. - Orta ölçekli KOBİ‟ler için yani sanayi siteleri oluşturulacaktır. - Teşvikler; üretimi, istihdamı ve ihracatı artırmak için kullanılacaktır. Güçlü bir “Sanayileşme Politikası” uygulanacaktır. Bu çerçevede önce yasal düzenlemeler oluşturulacak, şu kanunlar çıkarılacaktır. - Yeni bir “Sanayileşmeyi Teşvik Kanunu” - “Sınai AR-GE‟yi Destekleme Kanunu” - “Bilimsel ve Teknolojik Araştırmaları Destekleme Kanunu” - “Mühendislik Faaliyetlerini Destekleme Kanunu” Devlet, aşağıda belirtilen yeni kilit teknolojilere hem kamu yatırımı yapacak hem de özel sektörde yatırım yapan şirketleri destekleyecektir. - İlaç ve aşı üretimi - Nanoteknoloji, chip(çip) ve donanım üretimi - İleri teknoloji (HT) ekipman ve teçhizat - Benzinli ve dizel motor fabrikaları - Gaz türbini üretimi - Uçak, uzay ve havacılık sanayii - Savunma sanayii - Denizaltı ve muhrip üretimi - Takım Tezgahları üretimi Ülkemizin sanayicilerinin ürettikleri ileri teknoloji ürünlerin iç piyasada kullanımı ve bunun yanı sıra ihracatı desteklenecektir. 24 Borçlanarak Değil, Üreterek Büyüyen Bir Ülke Olacağız. Türkiye‟de 2001 krizinden bugüne 620 milyar dolar iç ve dış borç birikmiştir. Büyük Birlik Partisi iktidarında öncelikle iç ve dış borçlanmanın temel nedeni olan ekonomik program değiştirilecek, onun yerine Adaletli bir Ekonomik Sistem kurulacaktır. Böylece, ekonominin temelinde rant değil, üretim olacaktır. Kaynaklar doğrudan katma değeri yüksek yatırımlara yönlendirilecek, üretim seferberliği ile birlikte borçlar yeniden borçlanarak değil üretim arttırılarak kapatılacaktır. Borç yönetimi belli bir kural ve disiplin çerçevesinde ele alınacak, kamu birimleri ve belediyelerin keyfi borçlanmalarının önüne geçilecektir. Kamu borçlanmalarında şeffaf ölçütler belirlenecek, halkın neden ve nasıl borçlanıldığını bilebileceği bir düzen kurulacaktır. Devletin 444 milyar TL tutarındaki iç borcunun bir kısmı, kamunun kamuya olan borçlarının silinmesi yoluyla, bir kısmı uzun vadeli bir plan dahilinde Merkez Bankası kaynakları vasıtasıyla, kademeli olarak sıfırlanacaktır. Kamu Tek Hesabı İle Kaynak İsrafını Önleyeceğiz Büyük Birlik Partisi iktidarında kaynakların tam ve etkin kullanımı ekonomi politikalarının prensibi oluşturulacaktır. Kayıt dışı ekonomi ile mücadele edilecek, vergi dilimleri ve oranları makul seviyeye indirilecek, beyana dayalı vergi sistemi esas olacaktır. Üretimin ve istihdamın artmasıyla birlikte piyasalara canlılık gelecektir. Kayıt dışı ekonomi ile yapılacak olan mücadelenin de etkisiyle vergi gelirleri artırılacaktır. Adil bir ekonomik sistemin kurulmasıyla “birlikte iş yapma ve adil paylaşım sistemi” harekete geçirilecektir. Kamu Tek Hesabı 25 kurulacak, böylece kaynak israfı engellenecektir. Borç-faiz sarmalından çıkılmasıyla, bütçeden yapılan yıllık ortalama50 milyar TL’lik faiz ödemesi önlenecektir. Herkes Ekonomik Gücüne Göre, Adil Vergi Ödeyecek. Anayasa‟da “Herkes, kamu giderlerini karşılamak üzere, malî gücüne göre, vergi ödemekle yükümlüdür” denilmesine rağmen, vergiler adil toplanmamaktadır. Buna son verilecektir. Adil vergi politikaları ve etkin vergi denetimi ile kayıt dışı ekonomi ortadan kaldırılacak ve devletin gelirleri artırılmış olacaktır. Vergilerin ağırlıklı kısmı dolaylı vergi adı altında tüketiciden alınmaktadır. Tüketim aşamasında alınan bu vergi, asgari ücretliden de üst gelir grubundaki kişilerden de gelirine bakılmaksızın aynı oranda alınmaktadır. Bu adaletsiz sistem düzeltilecektir. Asgari ücret açlık sınırının altında olmayacak ve asgari ücretten vergi alınmayacaktır. Vergi mevzuatı tek bir kanun çatısı altında, herkesin anlayabileceği öz ve fazlaca yoruma açık olmayan bir şekilde düzenlenecektir. Vergi Gelirleri içerisinde ki dolaylı vergilerin, dolaysız vergilerden fazla olması çarpıklığına alınacak tedbir ve düzenlemelerle son verilecek. İhracatı artırmak için Dış Ticaret Ajansları Kurulacak Büyük Birlik Partisi iktidarında Türkiye üreten ve ürettiğini pazarlayabilen bir ülke haline gelecektir. Ekonomi yönetimi A’dan Z’ye üretime odaklanacak, kaynaklar en verimli şekilde üretime sevk edilecektir. Üretim kapasitesinin yükselmesiyle birlikte üretilen mal ve hizmetler ucuzlayacak ve dış piyasalarda rekabet gücümüz artacaktır. Yurtdışı Ticaret Ataşelerimizin etkinliği artırılacak, bu 26 ataşeliklerin “Dış Ticaret Ajansları” gibi çalışmaları sağlanacaktır. Bu şekilde kamu desteği ve özel sektör dinamizmi birlikte gerçekleştirilecektir. Gümrük mevzuatı sadeleştirilecek ve şeffaf hale getirilecektir. Gümrük hizmetlerinin kalitesi arttırılacak, hızlandırılacak ve etkinleştirilecektir. Yerli ve ileri teknoloji mallarının üretiminde kullanılan girdiler üzerindeki vergiler düşürülecektir. Tarım ve Hayvancılık. (Köylümüz, Çiftçimiz) Tarım ve hayvancılıkta atacağımız adımlar ve desteklerle, Köylümüzün ve çiftçimizin yüzünü güldüreceğiz. Organik tarımsal ve hayvansal ürün üretiminde dünya liderliğine yükselip sağlıklı nesiller, mutlu köyler oluşturacağız. Tarım alanlarının amaç dışı kullanılmasında ilk sırayı yerleşim alanları ve sanayi alanları almakta olup bu alanların seçim kriterleri iyi saptanarak ülke toprağından maksimum seviyede yararlanılacaktır. Topraklarımız, iklimimiz, sahip olduğumuz bitki çeşitliliği, su potansiyeli ve yetişmiş insan gücü en büyük güç kaynağımızdır. Ülke insanının dengeli ve yeterli beslenmesi, kendi gücüyle ayakta durabilmesi için olmazsa olmaz bir sektör olan tarım, stratejik öneme sahiptir. Ancak, uygulanan yanlış tarım politikaları neticesinde, topraklarımız, ülkemizde yaşayan nüfusu besleyemez duruma getirilmiştir. Düne kadar yeryüzünde kendini besleyebilen yedi ülkeden biri olduğumuz halde, bugün tarım ürünleri ithalatımız ihracatımızı geçmiş durumdadır. Tarım sektöründe süregelen verimlilik sorunlarının aşılması ve sektörden ayrılması muhtemel işgücünün ekonominin daha üretken sektörlerinde istihdam edilmesi önem taşımaktadır. Tarımda şu düzenlemeler yapılacaktır: 27 Tarım ve hayvancılık stratejik bir sektör olarak ilan edilecek ve aşağıda belirtilen hususlar süratle gerçekleştirilecektir. “Türkiye Tarım ve Hayvancılık Kurumu” kurulacaktır. Bu kuruma bağlı bir “Tarımsal Destek Fonu” oluşturulacak ve bu fon vasıtasıyla çiftçiye faizsiz tarım ve hayvancılık kredileri verilecektir. Tarım arazilerinin amaç dışı kullanımı engellenecektir. Güney sınırımızda 85 yıldır hiç kullanılmayan mayınlı araziler temizlenerek organik tarıma elverişli hale getirilecektir. Şehir planları yapılırken 1. derece tarım alanları kesinlikle imara açılmayacaktır. Ayrıntılı toprak etütleri yapılacak ve ülke bütününde arazi kullanım planı hazırlanacaktır. Sıkı denetim ve takip ile tarım arazilerindeki kaçak yapılaşma önlenecektir. Üreticiyi ve üretimi güçlendirmenin yolu kooperatifçilikten geçiyor. Tarımsal ürünlerde kooperatifçilik güçlendirilecektir. Bunun için kooperatifçilik kökten yeniden yapılandırılacaktır. Tarım Kredi Kooperatifleri ile tarım ve hayvancılıkla uğraşan kooperatifler desteklenecektir. Tarımda teknoloji kullanımı yaygınlaştırılacaktır. Tarım-sanayi işbirliği ve entegrasyonu artırılacaktır. Sulanabilir tarım arazilerinin sulama ve drenaj hizmetleri hızla tamamlanacaktır. Teknik ve ekonomik bakımdan sulanabilir durumda olan 8,5 milyon hektarlık tarım arazisinin tamamı, makul olan en kısa sürede sulanır duruma getirilecektir. Son yıllarda yapımı yavaşlatılan GAP (Güneydoğu Anadolu Projesi) ve KOP (Konya Ovası Projesi)bir an önce tamamlanacaktır. Verimliliği arttıran ve toprağı koruyan sulama yöntemleri uygulanacaktır. Yer altı ve yer üstü su kaynaklarımızın tarımda kullanabilmesi için gerekli proje ve yatırımlara öncelik verilecektir. Organik tarım yaygınlaştırılacak ve desteklenecektir. Yerli tohum üretimi teşvik edilecektir. Tohum geliştirme ve koruma enstitüleri kurularak 28 tohumculukta dışa bağımlılığın önüne geçilecek ve organik ürünlerin üretilmesi özendirilecektir. Tohumculuk sektöründe asıl katma değer hibrit sebze tohumlarındadır. Türkiye bu konuda çok zayıftır. Tohumculuk yabancı tohum firmalarının tekelindedir. Yerli tohum firmaları dış rekabet karşısında devlet tarafından desteklenecektir. GDO‟lu ürün imalatı ve ithalatı sıkı bir denetim altına alınacaktır. Helal gıda üretimi desteklenecek ve gerekli tüm tedbirler alınacaktır. Tarım destekleri, girdiler ve ürün üzerinden yapılacak ve destekler yeterli seviyeye çıkartılacaktır. AB'nin dayattığı, tarım ve hayvancılığımızı olumsuz etkileyen uygulamalar, kotalar, sınırlamalar yeniden düzenlenecektir. Tarım ve hayvancılık alanları "Stratejik Sektör" olarak özel korumaya ve desteğe tabi tutulacaktır. Bu konudaki Ar-Ge çalışmaları yaygınlaştırılacak ve desteklenecektir. Tarım ve hayvancılıkta arz fazlası oluşturularak ihracatçı konuma geçilecektir. Tarımsal sanayinin en önemli unsuru olan şeker fabrikaları özelleştirme kapsamından çıkarılarak, şeker sektörü ülke ihtiyacınınyanında ihracat odaklı olarak yeniden yapılandırılacaktır. Şeker sanayiinin güçlendirilmesi ile ülkemizde hayvancılık canlandırılacaktır. Türkiye‟nin markası haline gelen Antep fıstığı, fındık, üzüm, kayısı, incir, narenciye, ceviz, pamuk, zeytin gibi tarım ürünlerinin hak ettiği değeri görmesine özel önem verilecek; aynı bakışla sebze ve meyve üreticiliği desteklenecektir. Üniversite-çiftçi işbirliği sağlanacak; tarımda eğitim, özellikle üreticilerin talepleri ve iş durumları göz önüne alınarak, sürekli hale getirilecektir. Mera ve otlaklar ıslah edilecek, aşırı otlanma önlenecek, meralardan ve otlaklardan çiftçi ücretsiz yararlanacaktır. Mera ve otlaklar amacı dışında kullanılmayacaktır. 29 Kalkınmayı Kırsaldan Başlatacağız. Su, yol, enerji, haberleşme, eğitim ve sağlık gibi temel ihtiyaçların altyapısı tüm köylerimize ulaştırılacak, bölgesel kalkınmanın temelini sağlayacak istihdam alanları oluşturulacaktır. Mevsimlik işçilerin, göçebe tarım işçilerinin çalışma ve seyahat şartları iyileştirilecektir. Aracıların rolünü azaltacağız, üretici ve tüketiciyi koruyacağız. Hem üretici hem de tüketici açısından büyük sorun haline gelen, çift taraflı olarak fahiş kar mekanizmasına dönüşen aracı yapıların durumunu üreticinin ve tüketicinin menfaatleri açısından değerlendirip gerekli tedbirleri alacağız. Çiftçinin pazar sorununu çözeceğiz, ürün borsaları kuracağız. Çiftçimize Mazotu 1 TL’den vereceğiz. Tarımsal ürünlerin pazarlanması aşamasında bazı ürünlerde borsaların olmayışı ve var olan borsaların çoğunun gerçek işlevlerinden uzak olması; üreticinin ürününü hak ettiği değerden pazarlayabilmesini zayıflatmaktadır. İhracat değeri olan çoğu ürünümüzün borsası olmadığından, fiyatlarda dengesiz artış ve azalışlar meydana gelmektedir. Ürün borsaları ile tarımsal ürünlerin fiyatlarında istikrar sağlanarak, üretici mağduriyeti önlenmiş olacaktır. Esnaf, Sanatkârlar ve KOBİ’lere Hak Ettikleri Değeri Vereceğiz. Toplumsal varlığımızın belkemiği olan ve helâl kazanç için bütün sermayesini ve emeğini seferber edip gece gündüz çalışan esnaf ve sanatkârlarımız, ekonomimizin can damarlarıdır. Esnaf ve sanatkârların ağırlıklı olarak yer aldığı KOBİ'ler, çalışan sayısı bakımından toplam girişimlerin yüzde 99,9‟unu, 30 istihdamın yüzde 76‟sını, katma değerin yüzde 54‟ünü, yatırımların yüzde 50‟sini ve üretimin yüzde 56‟sını oluşturmaktadır. Ancak KOBİ‟lerin; küreselleşmeden kaynaklanan yüksek rekabete ayak uydurma, yeterli sermayeye sahip olma, yenilikçi projeler üretme, ortak iş ve proje geliştirme gibi hususlarda güçlendirilmesine ihtiyaç bulunmaktadır. Ülkedeki üretimin ve istihdamın çok büyük bir kısmını sağlayan KOBİ‟lere verilecek, yatırım ve finans teşvikleri artırılacaktır. Plansız biçimde şehirlerde yükselen Alışveriş Merkezlerine (AVM) yönelik düzenlemeler yapacağız. Trafik sorunlarını beraberinde getiren, esnafımızı kepenk kapatmaya zorlayan AVM‟ler karşısında halkımızı korumasız bırakmayacağız. İthal ikamesi sağlayan yatırımlara öncelik verilecektir. Teşvik Yasası yeniden düzenlenerek ithal ikamesi sağlayan, ihracat potansiyeli olan yatırımlara ve özellikle KOBİ‟lere destek verilecektir. Büyük ekonomik faaliyetler gerçekleştiren esnaf ve sanatkârları, ürettikleri katma değer ve istihdamları ile orantılı olarak, destekleyici tedbirler alınacaktır. Büyük yatırımcı ve üreticilerin KOBİ’ler için lokomotif olması sağlanacaktır. Ortak iş yapma kültürüne, sermaye birikimine ve gelir dağılımına olumlu katkıları açısından önem taşıyan kooperatifçilik geliştirilecektir. Esnafımızı korumak ve geliştirmek için gerekli tüm tedbirleri hiç vakit kaybetmeden alacağız. KOBİ’lerin karşılaştığı sorunlar ve çözüm önerileri bizzat KOBİ’lerle birlikte takip edilecektir. Esnafımız ve KOBİ’ler için Ticaret ve Sanayi Odalarının daha etkin ve verimli projeler üretmesini teşvik edeceğiz; Koordinasyon ve Planlama Merkezleri oluşturarak verimli, etkili yatırım ve üretim modelleri geliştirilecektir. 31 Ulaşım ve Nakliyeciliği Her alanda Destekleyip Kolaylıklar Sağlayacağız Türkiye‟nin lojistikte bölgesel bir üs olması sağlanacaktır. Bütün ulaştırma imkânlarının ekonomik ve dengeli bir tarzda yurt sathına yayılmasına öncelik verilecektir. Yük ve yolcu ulaştırma hizmetlerinin etkin, verimli, ekonomik, çevreye duyarlı, emniyetli bir şekilde yapılması sağlanacaktır. Yük taşımacılığında, kombine taşımacılık geliştirilerek demiryolu ve denizyolunun payları artırılacaktır. Nakliye ve/veya toplu taşıma hizmeti veren esnafımızın daha nitelikli koşullarda hizmet vermesi için gerekli düzenlemeleri yapacağız. Nakliyecilik ve taşımada, akaryakıt da özel tüketim vergisini kaldırıp, ucuz mazot desteği sağlayacağız. Yetki belgesi alma konusunda karşılaştıkları ağır mali yükler konusunda çözüm üretecek çalışmalarda bulunacağız. Ulaşımda demiryolu ve denizyolunun ağırlığı arttırılarak, üretim ve tüketim merkezleri ile limanlar ve komşu ülkeler arasında güvenli ve hızlı demiryolu ve denizyolu taşımacılığı geliştirilecektir. Az gelişmiş bölgelerin ulaşım bağlantıları güçlendirilecektir. Kuracağımız milli yüksek teknolojide kendi mühendis ve işçilerimizin el emeği ve yerli malzeme ile Milli Demiryolu Tesisleri kurup, Milli Tren Setleri üreteceğiz. Milli Yüksek Hızlı Tren Demiryolu ağları yaygınlaştırılacaktır. 32 Enerjide Bağımlılığı Ortadan Kaldıracak Yeni Teknolojilerin Geliştirilmesine Ağırlık Vereceğiz. Ülkemizde bulunduğu tespit edilen “Kaya gazı” üretimi çalışmalarına hız verilecektir. Bor ve Toryum gibi milli madenlerimize sahip çıkacak yerli üretim ve işletime ağırlık vereceğiz. Enerji üretiminde kısa vadeli ve rant dağıtma amaçlı politikalar yerine enerji verimliliği yüksek ve çevre ile uyumlu sürdürülebilir enerji (güneş enerjisi, rüzgar gülü, dalga enerjisi, jeotermal enerji) politikaları belirlenecektir. Özellikle sürdürülebilir enerji üretimi ve kullanımı ile ilgili teknolojiyi üretmek üzere üniversite ve bu alanda faaliyet gösteren yerli ve yabancı şirketler çalışma ve iş birlikleri geliştireceğiz. Enerji tasarrufuna yönelik alınan tedbirleri ve önlemleri özendirmek için kullanıcılara vergi indirimi yapılacaktır. Dünyanın ekonomi merkezleri ile enerji kaynakları arasından enerji koridorları ve enerji terminalleri oluşturulmaya çalışılacaktır. Kaçak-kayıp bedelleri hiçbir şekilde vatandaşlarımızın üzerine yük olarak bindirilmeyecektir. Bu konuda gerekli tüm adımlar hiç vakit geçirmeden atılacaktır. 33 Çevreyi, Ormanları, Su Kaynaklarını ve Doğal Hayatı, Modern(!) Hayata Kurban Etmeyeceğiz. Büyük Birlik Partisi; üretim ve tüketimde insan ile tabiat arasındaki dengeyi, insan sağlığını ve tabii dokunun korunmasını esas alan çevreci politikalar uygulayacaktır. Çevreci politikaların temeli katılım, istişare ve eğitim olacaktır. Her kademede çevre bilincinin artırılması ve çevre hassasiyetinin geliştirilmesi için eğitim programları düzenlenecektir. Çevre konusunda uluslararası kuruluşlar ve sivil toplum kuruluşları ile işbirliğine gidilecektir. Çevrenin korunmasında yerel yönetimlerin etkin kılınmasına imkân sağlayacak yasal düzenlemeler yapılacaktır. Kentleşme, sanayileşme ve yapılaşmada ormanlar, meralar ve tarım alanları kullanılmayacaktır. Enerji üretmek amacıyla kurulan HES‟lerin çevresel etki değerlendirmeleri bölge bazında, makro ve mikro ölçekte yapılacaktır. Temiz su kaynaklarının atık sularla kirletilmesi engellenecektir. Atık suların mümkün olduğunca toplanmadan önce yerinde arıtılması ve arıtılmış suların değerlendirilmesi çalışmalarına ağırlık verilecektir. Bitki ve canlı çeşitliliğini korumak amacıyla gen bankaları kurulacaktır. İnsani koşullarda toplutaşımacılığa önem verilecektir. “İklim Değişikliğini İzleme Merkezi” kurularak iklim üzerine olumsuz etkileri bulunan faktörler en az seviyeye indirilecektir. 2B arazileri gerçek sahibi olan orman köylülerine uygun şartlar ile satılacaktır. Orman amenajman (düzenleme) planları hazırlanarak uygulanacaktır. Madencilik faaliyetleri sonucunda tabii halini kaybeden alanların 34 doğaya yeniden kazandırılması için tarafların “Peyzaj Onarım, Kapatma ve Rehabilitasyon Projesi” hazırlaması zorunlu hale getirilecektir. Koruma ve kullanma dengesini sağlayacak su kanunu en kısa zamanda çıkarılacaktır. Tehlikeli atıkların, zararlı ve tehlikeli kimyasalların etkin biçimde denetlenmesi sağlanacak, bu konuda faaliyet gösteren kurumlar güçlendirilerek, yetkileri artırılacaktır. Rantsal Değil, Kentsel dönüşümü Sağlayacağız. Kentsel dönüşüm uygulaması 35 ilde yaklaşık 6.5 milyon konut ve 26 milyon insanımızı ilgilendiren önemli bir konudur. Bu kanun çıkarılmadan önce yeterince tartışılmamış; sosyal, hukuk, psikolojik ve hak boyutu çok önemli olmasına rağmen, ilgili insanların, STK‟ların, meslek odalarının, üniversitelerin katkısı talep edilmeden kelime ve kavram kargaşası içerisinde değerini yitirmiştir. Şehirlerimizi kısa vadeli kişisel rant ve menfaatlere kurban vermeyeceğiz. Yüz yıl sonrasını düşünerek şehirlerimizi planlayacağız. Yaşanabilir şehirler inşa etmenin temel kriterini rant, menfaat, yolsuzluk değil, bir arada mutlu yaşam olarak belirliyoruz. Gerçek bir kentsel dönüşüm şu şekilde yapılacaktır: Kentsel dönüşümde amaç rant olmayacak, yörede yaşayanların yaşam kalitesinin artırılması olacaktır. Riskli alanlarda yaşayanlar, mahalli yönetimler, STK‟lar ve meslek odaları süreçlere katılacaktır. Bölgesel ve sosyal durum göz önüne alınacak, yerel kültür korunacaktır. Alan içerisindeki sağlam ve yeni binalar korunacaktır. İnsanların beton kulelerin arasına sıkıştırıldığı, komşuluk ilişkilerini yitirdiği, sosyal gelişimlerini sekteye uğratarak birbirinden uzaklaştığı dikey betonlaşma hastalığı terk edilecektir. Optimum yükseklikte yatay şehirleşmeyi yaygınlaştıracak iyileştirme projeleri uygulanacaktır. 35 Her yıl “Sosyal Devlet Projesi” kapsamında; evi olmayan en alt gelir düzeyindeki ailelere belli sayıda sosyal konut yapılacaktır. Şehirlerimizin planlaması ve nüfus yapısını tüm toplumumuzun ve meslek örgütlerinin katılımı ile katılımcı yollarla birlikte planlanacaktır. Nüfusumuzun Türkiye‟de yoğunluğunun dengeli bir şekilde dağılmasına önem ve öncelik verilecektir. Parklarda, sokaklarda hayat mücadelesi veren kimsesiz, evsiz insanların ve sokak çocuklarının sorunlarını ayrıntılı olarak gözden geçirip, kalıcı, yapısal çözümler üretilecektir. Milli Eğitim’de Önceliklerimiz Eğitim, yüksek ahlaki ve manevi değerlere sahip, içinde bulunduğu topluma hizmet etme arzusu ile tutuşan, hak ve hukuka riayetkâr, mesleğinde başarılı insanlar yetiştiren bir en önemli hizmet alanıdır. Milli Eğitim Kurumu dünyanın içinde bulunduğu koşullara ayak uyduramıyor. Öğrencisi, öğretmeni, velisi, yöneticisi ve personeli ile herkesin onurunu koruyan, kişiliğini geliştiren, ana sınıfı öğrencisinden bakanına kadar herkesin bir parçası olmaktan kıvanç duyacağı, kendini mutlu, huzurlu hissedeceği bir yapıya kavuşması için köklü bir yeniden düzenlenmeye muhtaçtır. Bizler bu ihtiyacın farkındayız. MEB‟de yukarıda sayılan sorunlara çözüm üretirken, yeni uygulamalara da yer vereceğiz. Milli Eğitim Şurasının yapısı daha fazla katılıma ve farklı görüşlere imkân sağlayacak şekilde yeniden düzenlenecektir. Öğretmenlerin maaşları ve özlük hakları iyileştirilecektir. Öğretmenlerin emeklilikte hak kayıpları önlenecektir. Meslek olarak öğretmenliğin saygınlığı artırılacaktır. 36 Öğretmenlerimiz ekonomik sorunlardan kurtulmuş olarak kendilerine ve öğrencilerine daha fazla zaman ayırabilecekler, öğrencileriyle daha yakinen ilgilenebilecekler. Sayıları yüz binleri bulan ve kamuoyunda “atanamayan öğretmen” olarak nitelenen öğretmen adaylarımızın sorunları çözülecek; objektif ölçütlere göre atamaları gerçekleştirilecektir. Üniversite öğrencilerimize, gönüllülük esasına göre, burs karşılığı yarı zamanlı danışman rehber olarak çalışma imkânı sunulacaktır. Şehir gezileri, proje çalışmaları, kültür-sanat etkinliklerini takip gibi hususlarda ilk, orta ve lise öğrencilerine yol-yöntem gösterecekler. Bu yolla, öğrencilerimiz daha nitelikli yetişecekleri gibi, bozucu etmenlerden ve kötü alışkanlıklardan da uzak kalacaklardır. Eğitimde öğrenci merkeze alınacaktır. Öğrencinin araştırma, yeni şeyler bulma ve keşfetme yetenekleri geliştirilecektir. Okul, öğrencilere adaleti, merhameti ve sorun çözmeyi öğretecektir. Orta ve yükseköğretimin her aşamasında maddi imkânları yetersiz olan öğrencilere burs verilecektir. İlköğretim ve ortaöğretimde tam gün eğitim gören öğrencilere öğle yemeği verilmesi ve ücretsi servis hizmeti sağlanacaktır. Kamu ve özel vakıfların eğitim ve öğretime katkıları sağlanacaktır. Anayasaya ve yasalara aykırı olmamak kaydıyla her düzeyde ve alanda eğitim ve öğretim kurumlarının açılması serbest olacaktır. Kur‟an kurslarının önündeki tüm engeller kaldırılacaktır. Devlet ilk ve orta öğretimde müfredatları belirlemek, standartları koymak ve denetlemekle yükümlü olacaktır. Müfredatlar kendi milli ve manevi değerlerimizle çelişmeyecek şekilde yeniden düzenlenecektir. Halk eğitimine önem verilecek; bu konuda sivil toplum kuruluşları ve yerel yönetimlerin eğitime katkılarının önündeki engeller kaldırılacaktır. Eğitim ve öğretime yardımcı ve tamamlayıcı katkı sağlayan dershaneler kanunu yeniden düzenlenecek ve bu alanda öğrencilere fırsat eşitliği sağlanacaktır. 37 Özel Okullar yönetmeliği değiştirilerek Özel Okullar teşvik edilecek, okul ve öğrencilere verilen teşvikler belli ve kamuoyuna açıklanmış kriterlere göre okullar ve öğrenciler arasında keyfi ayrımcılık yapmadan adil bir şekilde verilecektir. Üniversitelerimizi Güçlendireceğiz Üniversitelerin asli görevi olan eğitim, araştırma, uygulama, bilgi üretme ve yayma işini sağlıklı şekilde yapabilmeleri için özgür bir ortam ve siyasi baskı ve vesayetten uzak, işleyen bir idari yapı oluşturulacaktır. Üniversitelerin hizmetlerini verimli şekilde yerine getirmeleri için ilave kaynaklar sağlanacaktır. YÖK kaldırılacak, yükseköğretim konusunda devlete düşen görevleri yapmak ve üniversiteler arasındaki koordinasyonu sağlamak üzere, Üniversitelerarası Kurul’un yapısı yeniden düzenlenecektir. Üniversite yönetimlerinin yapısı şeffaflık, hesap verebilir ve katılımcılık esaslarına göre gözden geçirilecektir. Üniversite mezunlarımızın, mezuniyet sonrasında hak ettikleri şekilde iş hayatında yer almaları, iş dünyasının da ihtiyaç duyduğu nitelikli insan gücüne ulaşması için ihtiyaç planlamaları yapılacak; üniversitelerde açılacak bölümler ile öğrenci kontenjanları kısa, orta ve uzun vadeli perspektifle planlanacaktır. Her üniversite, bulunduğu ilin ve bölgenin doğal ve beşeri envanterini yapmaya ve bölgenin kaynaklarını harekete geçirecek projeler üretmeye teşvik edilecektir. İşgücü piyasasının niteliğinin artırılması amacıyla, üniversitelerin sunduğu eğitim hizmetlerinden vergiden muaf tutularak, teşvik edilecektir. Üniversitelerin, başta KOBİ‟ler olmak üzere, bölgesindeki sanayi kuruluşlarına danışmanlık yapmaları özendirilecektir. Böylece üniversite ve iş dünyası arasındaki ilişkiler geliştirilerek işletmelerin verimliliği artırılacak ve üniversiteler teknoloji üretim merkezleri haline etirilecektir. 38 Üniversite öğretim üyelerine danışmanlık hizmetlerinin karşılığında ilave gelir sağlanmış olacaktır. Teknoparklar daha etkin hale getirilecek, farklı alanlarda bilgi bankaları kurulacaktır. Üniversitelerin KOBİ‟ler başta olmak üzere bölgelerindeki sanayi kuruluşlarına danışmanlık yapmaları özendirilecektir. Sağlık Hizmetleri Herkese Sorunsuz Bir Şekilde Ulaştırılacak ve Uygulanacaktır. “İnsan Hayatı Bizim İçin Her şeyin Üzerindedir.” Dengesiz beslenme, şehirlerin artan stresi, hareketsizlik, insanların gündelik hayatlarında yoğun teknoloji kullanımının kaçınılmaz sonucu olarak sağlık sorunları katlanarak artmaktadır. Bu süreçte, sağlık uygulama ve hizmetleri insan odaklı olmaktan ziyade ticari hesaplara göre yürütülmektedir. Her geçen gün sağlık piyasalaşmakta; önce hastalar, ardından sağlık çalışanları ticari ürün ve araçlara dönüştürülmektedir. Sağlık alanında üniversiteler işlevsizleştirilmiş, öğretim üyeleri kurumlarında hasta muayenesi ve tedavisi yapamaz hale getirilmiştir. Aynı şekilde, hekimler performans sistemine zorlanmış; daha fazla performans puanı alabilmek için yapılan işlemin kalitesinden çok sayısı önem kazanmıştır. Koruyucu uygulamalardan ziyade girişimsel işlemlerin ön plana çıkması, hekimlerin gerçek tıbbi endikasyonlar yerine fazla puan getirecek zorlama tıbbi endikasyonlara yöneltilmesi ile hastadoktor ilişkisi müşteri ilişkisi haline getirilmiştir. 39 Bizler halkımızın menfaatini, her türlü kişisel menfaatin üstünde tutarak, öncelikle sağlık çalışanlarının ve hastaların görüş, öneri ve taleplerine göre sağlık sistemini köklü şekilde gözden geçireceğiz. Büyük Birlik Partisi, bütün insanların sağlık hizmetlerinden eşit olarak yararlanmaları için gerekli düzenlemeleri yapacaktır. Beşikten mezara kadar herkes sağlık sigortalı olacak; yeşil karta ve herhangi bir ek ödemeye gerek kalmadan sağlık hizmetlerinden ücretsiz yararlanacaktır. Bu çerçevede, vatandaşlarımızın eczanelerde borçlu olduklarını öğrendikleri katkı payı ödemeleri kaldırılacaktır. Böylece eczacılar üzerlerine yüklenmiş olan angaryadan, vatandaşlarımız da haksız ödemeden kurtarılacaktır. Kamu hastanelerinde hizmet verimi artırılacak ve kalitesi yükseltilecektir. Özellikle acil servisler daha sağlıklı hale getirilecektir. Koruyucu sağlık hizmetleri politikamız köklü bir şekilde yenilenecektir. Özel sektör ve vakıfların sağlık yatırımları yapmaları teşvik edilecek ve rekabet artırılarak tekelleşme önlenecektir. Sağlık Bakanlığı sadece personel, yönetim, organizasyon ve hizmet sunumu bakımından uygulayıcı değil, aynı zamanda politikalar geliştiren, planlamalar yapan, standart koyan ve denetleyen bir fonksiyon icra edecektir. Performans sistemi, hekimlerin nitelikli çalışmasının önünü açacak şekilde gözden geçirilecek, maaşın sabit kısmı artırılacak ek ödeme miktarı daha uygun hale getirilecektir. Hekimler, ücretler bakımından ciddi biçimde rahatlatılacaktır. Acil durumlar için “ambulans helikopter”ve “ambulans teknesi” ile kış koşulları için “kızak ambulans” sayısı artırılacaktır. Türkiye‟de bir hekime 590 hasta düşüyor. OECD ülkeleri arasında, örneğin Yunanistan’da 1000 hasta başına 6.2 hekim düşerken Türkiye’de 1000 hasta başına 1.8 hekim düşmektedir. Aynı şekilde Türkiye’de 1000 hastaya 1.7 hemşire hizmet vermektedir. 40 İsviçre’de ise 1000 hastaya 16 hemşire düşmektedir. Bu verilere göre Türkiye 36 OECD ülkesi arasında en sonuncu sırada yer almaktadır. Bu verileri, Türk Tabipleri Birliği, tıp ve diş hekimliği fakülteleri ile masaya yatıracağız. Herkese Ücretsiz Genel Sağlık Sigortası (GSS) İmkanı Sağlayacağız Sağlık sigortası olmayan kimse kalmayacak ve sağlık sisteminin finansmanını sağlayacak iddiası ile yola çıkılan GSS (Genel Sağlık Sigortası) Garibanı, fakir fukarayı devlete borçlandırmaktan başka işe yaramadı. Mantık olarak dar gelirlilerin sigortasının devlet tarafında sağlanacağı ve diğer kesimlerin ise gelirlerine göre prim ödeyerek sağlık hizmetlerinden yararlanacağı mantığı ile kurulan sistem, yürürlüğe girdiği birkaç yıl içerisinde vatandaşı devlete yaklaşık 7 milyar lira (7 Katrilyon lira) borçlandırdı. Borçlu vatandaşların sağlık hizmetlerinden faydalanamıyor olmasından dolayı, özellikle zaten gelir düzeyi düşük olduğu için kamu hastanelerinden başka gidecek yeri olmayan dar gelirli kesime karşı zulüm olarak işlemeye başladı. Ayrıca 18 yaşından büyük olup öğrenci olmayan ve işsiz olanların gelirleri aile içerisinde kişi başına düşen gelire göre belirlenerek prim tahakkuk ettirilmekte ve teorik olarak hiç gelir olmayan biri, ücretsiz faydalanması gereken Genel sağlık Sigortası kapsamında, yersiz olarak devlete borçlanmaktadır. Büyük Birlik Partisi İktidarında Genel Sağlık Sigortası sistemini ve işleyişini gözden geçireceğiz. Primsiz sigortalılığın kapsamını genişleteceğiz. Özellikle, öğrencilik hayatı sona ermiş, işsiz ve ailesi ile birlikte yaşayan 18 yaşından büyük gençleri sadece kendi şahsi gelirleri ile gelir testine tabii tutup, şayet gelirleri yoksa, karşı karşıya 41 kaldıkları borçlanma meselesini ortadan kaldıracağız. Yani işsizlerden, yoksullardan, öğrencilerden ve 18 yaşından küçük olanlardan GSS pirimi alınmayacaktır. Çalışma hayatı ve gelir dağılımında ilkemiz: “Önce İnsan, Önce Adalet” İş raporlarına göre ölümlü iş kazalarında Türkiye Avrupa ülkeleri arasında 1. sırada, dünyada 3. sıradadır. Gelişmiş ülkelerde 100 binde 2 olan ölümlü iş kazası oranı, Türkiye‟de 100 binde 14.3 yani yedi katıdır. 2002-2014 yılları arasında; 15000 civarında çalışan iş kazalarında hayatını kaybetmiştir. 20.000 üzerinde çalışan sakat kalmıştır. Çalışanlar yaygın meslek hastalıkları ve ruhsal sorunlarla boğuşmaktadır. İş kazası riski, kimyasal madde, toz, duman ve zararlı gazlarla muhatap olma, ağır ve aşırı çalışma gibi işe bağlı sağlık sorunları yaşayanların sayısı 895 bin kişidir. Kurumlarda yaşanan tüm iş kazalarının soruşturmalarının, kurumun kendi içinde değil bağımsız kurullar tarafından tahkikatlarının yapılması sağlanacaktır. Böylece olayların üstünün kapatılması ve adam kayırılması gibi suçların önüne geçilecek, mevzuatta cezası ne ise verilip, görev sorumluluğunun artırılması sağlanacaktır. Çalışma hayatında barış, kardeşlik, işbirliği ve karşılıklı hakların korunması ve verimlilik esastır. İşyeri çalışma koşulları ve ücretler uluslararası normlara uygun hale getirilecektir. Sağlıklı yaşam bakımından işyerlerinin koşulları uygun hale getirilecektir. Herkesin işini serbestçe seçeceği, gerekli imkân ve ortam hazırlanacaktır. Herkes adil ve uygun çalışma koşullarına sahip olacaktır. Herkese eşit çalışma karşılığında eşit ücret verilecektir. Çalışanın hakkı alnının teri kurumadan verilecektir. 42 İş hayatında taciz, baskı uygulama, ayrımcılık ve mağdur edici davranışlara izin verilmeyecektir. Bütün diğer hak ve özgürlüklerde olduğu gibi, sendikal haklar alanında da çağın çok gerisinde uygulamalar yaşanmaktadır. İktidarımızda, adalet, güvenlik, temsili görevler ve idarenin üst düzey görevlileri hariç, işçi memur ayırımı yapılmadan, tüm kamu çalışanlarına toplu sözleşme ve grevli sendika kurma hakkı verilmesini sağlayan düzenlemeler yapılacaktır. Türkiye‟de sendikacılık gözden geçirilecek ve işler hale getirilecektir. Sendikalar üyelerinin sorunlarının çözümünde aktif rol alan, çatışma aracı değil, çalışanları eğiten, dayanışma ve yardımlaşmayı artıran kurumlar haline getirilecektir. Çalışma hayatında kadınlar, çocuklar, yaşlılar, engelliler ve suistimale açık gruplar için özel tedbirler alınacaktır. Kamuda hizmet alımlarındaki taşeron işçilik işlemlerine son verilecek, mevcut taşeron işçileri kadroya alınacaktır. Hizmet satın alma yoluyla çalıştırılanların ve tarımda mevsimlik işçilerin çalışma şartları, sosyal güvenlikleri gözden geçirilecektir. Mevsimlik işçilere asgari ücretin altında ücret ödenmeyecektir; bu hususta, istihdam sağlayan tarım üreticilerine/işverenlerine gerekli destek ve teşvikler sağlanacaktır. Yönetimimizde, Türkiye‟nin kanayan yarası olan asgari ücret uygulaması yeniden ele alınacak, işçinin yüzü gülecek ve kendini geleceğe dair daha güvenli hissedecek. İş barışı sağlanacak ve asgari ücretten vergi alınmayacaktır. İşçi, memur ve emekliye % 50 zam yapılacaktır. Er ve erbaşlara, asgari ücret tutarında askeri ücret verilecektir. İşveren ve işçi hukuku Çalışma Bakanlığı‟nın yanı sıra oluşturulacak uzman kurullar tarafından denetlenecektir. Kurulacak olan İl Çalışma Merkezleri ile işçilerin çalışma ortamları, standartlar ve baskıya maruz kalma gibi işçileri doğrudan ilgilendiren alanlarda gözetleme ve denetleme yapılacaktır. 43 Çalışanların kıdem tazminatları korunacak, karşılaşılan sorunlar ve buna yönelik çözümler tüm tarafların katılımı ile değerlendirilecektir. Bu şekilde, en uygun çözümler üretilecektir. Çıraklık ve staj sigortasının emeklilik için başlangıç sayılmaması yaklaşık 5 milyon kişinin geç emekli olmasına yol açmaktadır. 5 milyon insanımızın bu haklarıkendilerine teslim edilecektir. Gazetecilere yıpranma hakları yeniden tanınacaktır. Gazetecilerin çalışma şartları iyileştirilecektir. İnsanlarımızı kötü yönetimden ve yoksulluktan kurtaracağız. Sebep ve sonuçlarıyla birlikte yoksulluğu sadece ekonomik bir sorun olarak değil, aynı zamanda sosyal, kültürel, ahlaki bir sorun olarak görüyoruz. “Tam istihdam” , “kapsamlı bir sosyal güvenlik ağı"nın kurulması ve sosyal yoksulluğun giderilmesi için adalet merkezli yeni bir ekonomik model inşa edeceğiz. Üretim ve paylaşımda sömürü ve rant yerine adaleti esas alacağız. Banka kredisi ve kredi kartı borcu olanların borçlarını kolayca ödeyebilmeleri için faizleri silinecek, ana borç uzun yıllara yayılarak taksitlendirilecek böylece vatandaşımız bankaların elinden ve borç batağından kurtarılacaktır. 44 Çalışanın Emeğinin Hakkını Tam Manasıyla Alabilmesi ve Sömürünün Sona Ermesi İçin Sendikal Haklar ve Örgütlenmenin Önünü Açacağız. Ülkemiz gelir dağılımındaki adaletsizlik bakımından Avrupa ülkeleri arasında sonuncu ve Dünya ülkeleri arasında da az gelişmiş ülkeler arasında yerini almıştır. Gelir dağılımındaki adaletsizlikten en fazla payı da maalesef çalışan kesimler ve dar gelirliler almıştır. Ayrıca Çağdaş Kölelik olarak nitelediğimiz taşeron işçiler meselesi, başlı başına sömürü aracı olarak işlemektedir. Taşeron işçiler sadece ekonomik anlamda değil, siyasal anlamda da sömürülen ve istismar edilen bir sınıf olarak iktidar partisi tarafından kullanılmaktadır. Ayrıca iş ve işyeri güvenliği, çalışma hayatında ki çalışanlar aleyhine yapılan düzenlemeler, kaza olmaktan çıkıp katliama dönüşen iş kazaları her gün karşı karşıya kaldığımız ve bir sürü mağduriyet alanı oluşturan problemler olarak karşımızdadır. Bütün bunların ve iş ve çalışma hayatı ile ilgili burada sayamadığımız birçok meselenin, hem hukuki olarak, hem de defakto uygulamalarla sendikalaşma ve örgütlenme hakkının önüne konulan engellemeler, ve sınırlamalardan kaynaklandığını düşünüyoruz. Zaten çalışanlar arasında ki sendikalaşma oranının her geçen gün azalması istatistiki çalışmalarda yer almaktadır. Özellikle özel sektörde belirgin bir düşüş dikkatlerden kaçmamaktadır. Büyük Birlik Partisi olarak, sendikalaşmanın ve mesleki örgütlenmenin önünde ki her türlü engeli kaldıracağız. Memurlara grev hakkı vereceğiz. 45 Ayrıca emekliler içinde sendika kurulabilmesi için gerekli hukuki alt yapıyı hazırlayıp, onlarında sendikalarının olmasını sağlayacağız. Kadınlarımız 45, Erkeklerimiz 50 yaşında emekli olacak. Herkesin sürdürülebilir bir yaşam için geçim, barınma, sağlık ve eğitim giderlerini karşılayacak sosyal güvenliğe sahip olma hakkı vardır. Bu haklar devletin güvencesi altına alınacaktır. Çalışma ve emeklilik koşulları kapsamlı biçimde yeniden düzenlenecektir. Emeklilik ve sigorta sistemindeki çelişkiler ortadan kaldırılacaktır. İnsanımızın saygın, mutlu ve geleceğe ümitle bakarak yaşayacağı koşullar sağlanacaktır. Emeklilik için prim ve yaş çelişkisi giderilecek; emeklilik yaşla değil, hizmet yılı ile olacaktır. 45 yaşını tamamlayan Kadınlarımız 25 yıl, 50 yaşını tamamlayan erkeklerimiz 30 yıl çalıştıklarında isterlerse emekli olabilecektir. Vatandaşın emeklilik sigortası ile yapacağı serbest sözleşmeyle emeklilik yaşını belirlenmesini sağlayacak yasal düzenlemeler yapılacaktır. Emeklilere, memurlara, ikramiye almayan kamu işçilerine, dul, yetim ve şehit yakınlarına, yaşlı ve kimsesizlere Ramazan ve Kurban bayramlarında birer maaş ikramiye verilecektir. Sokak çocukları ve kimsesiz yaşlılar için özel tedbirler alınacak; kimse aç ve açıkta bırakılmayacaktır. Sosyal yardım alanında hizmet veren kamu kurum ve kuruluşları ile sivil toplum kuruluşları arasındaki görev çakışmaları önlenecek, kamu kurumları ve sivil toplum kuruluşları arasındaki işbirliği artırılacak ve nitelikli bir çerçeve içinde çalışma ve hizmetlerin yürütülmesi sağlanacaktır. 46 İşsizliği yok edecek, çalışana hakkını vereceğiz. İnsanlarımızın potansiyel enerjisini ve üretkenliğini hiç vakit kaybetmeden kuvveden fiile çıkaracak projeleri hayata geçireceğiz. İşsiz tek bir insanımızın dahi kalmadığı bir toplum ve ülke idealiyle politikalar takip edeceğiz. Ülkemizin tüm enerjisini, bilgisini, birikimini, gücünü üretime yönlendireceğiz. Türkiye‟de işsizlik kronikleşmiştir. Daha vahimi de üniversite mezunu nitelikli işsizlerin oranı artmıştır. Ayrıca işsizlik hesaplamasındaki hokus pokus ile gerçek işsizlik oranı gizlenmektedir. Avrupa ülkelerinde işgücüne katılım oranı %70‟ler düzeyinde iken Türkiye‟de %50 dolaylarında olmasına karşın işsizlik oranı %11,3 dolaylarında gösterilmekte, gerçekte %20-25 dolaylarında olan işsizlik oranı gizlenmektedir. Ayrıca işsiz sayısında en yüksek oranı genç işsizler oluşturmaktadır. İşsizlik doğrudan insanı, ailesini ve çevresini ilgilendirdiği için sadece ekonomik değil aynı zamanda sosyal bir sorundur ve toplumsal huzuru doğrudan tehdit eder. Eğer insan istihdam edilirse, normal şartlar altında tükettiğinden fazla üretir. Üretilen değerin bir bölümü tüketilir ve tüketilmeyen kısmı tasarruf edilerek yatırımlara yönlendirilirse, hem yeni iş imkânları oluşturulur hem de emeğin verimliliğini artıracak yeni araç ve gereçler keşfedilir ve geliştirilir. İnsan emeği potansiyel servettir ve bu nedenle işsize iş bulunması, hem işçiyi hem de ülkeyi zenginleştirir. İlave olarak sosyoekonomik bir değişken olması nedeniyle işsizlik probleminin giderilmesi toplumu daha yaşanabilir kılar. Genel bir prensip olarak, hiçbir ailenin devletin resmi kurumlarının açıklamış olduğu açlık sınırının altında bir gelire sahip olmasını asla kabul etmiyoruz. İşçi memur ve emeklilere yapılacak %50 ücret artışı 47 ve asgari ücretin 1.500 TL olması ile birlikte vatandaşlarımızın gelirleri artacak, bu diğer iş sahalarına da etki edecek ve artan toplam taleple birlikte işsizlik azalacaktır. Buradan hareketle hangi firma daha çok kişi istihdam ederse, o nispette kredi ve destek imkanına kavuşacaktır. İşgücü eğitimi desteklenecektir. “İşsizlik fonu”, “İş Edindirme Fonu”na dönüştürülecektir. Kırsal alanda alternatif istihdam imkânlarının geliştirilmesi ve aktif istihdam politikalarının izlenmesi yoluyla “iş gücünün yerinde istihdamı” sağlanacaktır. Aile Hayatı Korunacak, Kadınlarımız Desteklenecektir Ailenin korunması ve insani koşullarda varlığını geliştirmesi için gerekli tüm tedbirleri alacağız. Evlilik ve aile kurumu teşvik edilecek ve desteklenecektir. Evlenecek her çifte brüt asgari ücret kadar karşılıksız destek verilecektir. Talep halinde, evlenen çiftlere faizsiz evlenme kredisi verilecektir. Kadınlara ev içinde ürettikleri ürünleri satışa sunmaları için ücretsiz fuar ve pazar alanları temin edilecektir. Dar gelirli aile fertlerinin eğitimi desteklenecek ve okuyan çocuklarına burs sağlanacaktır. Öksüz ve yetim çocukların yaşama şartları üçer aylık dönemlerde devlet tarafından takip edilecektir. Olumsuz raporlamalarda, gerekli görüldüğünde eğitim ve barınmaları devlet tarafından sağlanacaktır. Sokak çocukları sorunu hiç vakit geçirmeden kalıcı olarak çözülmeye çalışılacaktır. Bu çocuklarımızın barınma, eğitim, sağlık ve istihdamları devlet tarafından yapılacaktır. Uygun iş kollarında anneye evde çalışma tercihi sunulacaktır. 48 Doğum yapan anneye bir yıl boyunca “işsizlik maaşı karşılığı” destek olarak verilecektir. Yetiştirme yurtlarında bulunan çocuklarımızın eğitimlerinin yanı sıra iş sahibi olmaları sağlanacak ve 18 yaşından itibaren devlet tarafından istihdam edilecektir. Aile birliğinin korunması amacıyla, çalışan eşlerin aynı ilde görevlendirilmelerine özen gösterilecektir. AB uyum yasaları çerçevesinde hazırlanmış toplumun milli ve manevi değerlerine ters düşen kanunlar yeniden düzenlenecektir. Kadına yönelik şiddeti sebep ve sonuçlarıyla ele alıp, kalıcı çözümler üreteceğiz Ülkemizde kötü yönetimin çok sayıda göstergelerinden birini kadına yönelik şiddet oluşturmaktadır. Başta ahlaki değerlerimizdeki yozlaşma olmak üzere, ekonomik, sosyal, psikolojik sayısız sorunun bir sonucu olarak insanlar bir arada, sağlıklı yaşayabilecek koşullardan hızla uzaklaşmaktadır. “Cennet anaların ayağının altındadır” ilkesinin bir yansıması olarak aile yapısına, kadınlarımıza, gençlerimize, engellilerimize, çocuk ve yaşlılarımıza gerçek değeri vereceğiz. Kadınların karşılaştıkları sorunları, mağdur edildikleri hususları kadınların katılımı ve katkısı ile çözeceğiz. Gençlik bizim göz bebeğimiz Ülkemizin en büyük hazinesi, gücü, yarını, geleceği gençlerimizi sevgi ve şefkatle kucaklayacağız. Gençlerimizin karşı karşıya bulunduğu tüm sorunların ve tehditlerin yakinen farkındayız. Sınavlardan sınavlara koşturmaktan geleceğin belirsizliğine, işsizlikten düşük ücretle olumsuz koşullarda çalışmaya, evlenip bir yuva kurmakta karşılaşılan sorunlardan artan boşanma oranlarına, alkol ve 49 uyuşturucu bağımlılığından internet bağımlılığına… Ülkemizdeki genç nüfus, 15-30 yaş aralığında %26,4 ile Avrupa‟da ilk sıradadır. Her dört kişiden birinin genç olduğu ülkemizde maalesef halen kapsamlı bir gençlik politikası yoktur. Toplumun her alanında aktif rol alan, sorgulayan, özgüvenle üreten ve paylaşan bir gençlik için neler yapmak gerekiyorsa, gençliğin kendisi ile birlikte belirlenecektir. Gençlerimizin siyasi ve toplumsal hayatın tüm alanlarına aktif katılımını sağlanacaktır. Gençlik Bakanlığı bünyesinde gençlik politikalarını üretip, yönlendirecek, sorunları ortadan kaldıracak ve çözüme herkesin katılmasını sağlayacak; üniversiteleri, sivil toplum kuruluşlarını, yerel yönetim temsilcilerini ve diğer siyasi parti temsilcilerini ortak bir zeminde buluşturup koordinasyon sağlayacak “Gençlik Koordinasyon Kurumu” kurulacaktır. Bu kurum sadece Gençlik ve Spor Bakanlığı bünyesinde değil, ilgili tüm bakanlık ve kurumların içerisinde gençlik ile ilgili birimler kurulmasını ve bu kurumların etkin koordinasyonunu sağlayacak yetkiye sahip olacaktır. “Gençlik Koordinasyon Kurumu” bütün STK, kurum ve kuruluşları kapsayacak “Gençlik Politikaları Eylem Planı” başlatacaktır. Gençlerin yeteneklerine göre eğitim aldıkları, eğitimlerine göre iş buldukları, işlerine göre kariyer planlaması yaptıkları bir sistem kurulacaktır. 18 yaşını doldurduğu için yetiştirme yurtlarından ayrılmak durumunda kalan gençlerimizin mağduriyetine son verilecektir. Gençlerimiz kendilerine istihdam olanağı sağlanana kadar devlet güvencesi altında bulunacak ve sağlık hizmetlerinden ücretsiz olarak yararlanacaklardır. 3413 Sayılı Kanun kapsamında kamu kurum ve kuruluşlarının her yıl serbest kadro sayılarının binde biri oranında korunma kararı kalkan gençleri işe almaları hususunda gerekli özeni göstermesi sağlanacaktır. Üniversitede okuyan gençlerimizin iş bulma kaygısında değil; kendini daha iyi yetiştirme gayretinde olacağı şartları 50 oluşturulacaktır. Yükseköğretimde gençlere ekonomik olarak ailelerine yük olmadan geri ödemesini kendi alanlarında ülkelerine hizmet ederken yapabilecekleri geniş burs imkânları sağlanacaktır. Yükseköğretim sürecindeki gençlerin okurken kendi alanlarında yarı zamanlı olarak çalışabilmesi ve bu yolla tecrübe kazanarak geleceğini planlayabilmesi devletin teşvik ve desteği ile sağlanacaktır. Üniversite öğrencilerinin, gönüllülük esasına göre, burs karşılığı yarı zamanlı olarak ilkokul, ortaokul ve lise öğrencilerinden oluşacak ve sayıları 10 öğrenciyi aşmayacak öğrenci grubuna danışmanlık/ rehberlik yapması uygulamasını başlatacağız. Gençlerimizin uluslararası kurum ve kuruluşlarda çalışarak tecrübe kazanmaları için gerekli imkânlar sağlanacaktır. Yaşlılarımızı başımızın üzerinde tutacağız. 65 yaş maaşına yüzde 100 zam yapılacaktır Artan yaşlı nüfusun aktif bir hayat sürmesi için sağlıklı ve güvenli yaşam şartlarına erişimi sağlanacak, toplumda kuşaklar arası dayanışma güçlendirilecektir. Yaşlıların kendi çevrelerinden uzaklaşmadan, evlerinde bakımını sağlamaya yönelik hizmetler çeşitlendirilerek yaygınlaştırılacaktır. Yaşlılara yönelik kurumsal bakım hizmetlerinin sayısı ve niteliği artırılacaktır. Yaşlılara daha iyi yaşama imkânları sağlanacaktır. Yaşlılar için bakım evleri, vakıf statüsüyle geliştirilecektir. Fiziksel ve psikolojik yönden hayatını idame ettiremeyen bakıma muhtaç kişiler yaş sınırına bakılmaksızın devlet tarafından barındırılacaktır. Evsiz insanlar için özel barınma imkânları sağlanacak, bakım evleri her çeşit sağlık ve rahat yaşama imkânlarıyla donatılacaktır. 51 Emeklilerimizin yüzü gülecek… Ülkemizde yaklaşık on milyon emekli bulunuyor. Halleri, “bir dokun, bin ah işit misali”. Yıllardır emekli maaşlarına yapılan komik denecek zamlar yerine gerçekçi artışlar yapılacaktır. Emekli maaşları yüzde 50 oranında artırılacaktır. Emeklilerimizin intibak sorunları çözülecektir, maaşları her yıl ülkemizin kalkınması oranında otomatik olarak artırılacaktır. Engellilerimize, Engelsiz ve Saygın Bir Ülke Vadediyoruz Biz düşünüyoruz. Buna rağmen, “Engellilerin karşılaştığı sorunları en iyi engelliler ve yakınları bilir ve çözüm üretir” inancını taşıyoruz. Bizler, her şeyden önce engellilerin ve yakınlarının ürettiği çözümlere talip olacağız ve bu çözümleri uygulayacağız. Türkiye nüfusunun %13’ünü engelliler oluşturmaktadır. Engelli bireyler ülkemizde çoğunlukla işgücüne katılmamakta (%78), tedaviye gereksinim duydukları halde önemli bir kısmı (yaklaşık yarısı) tedavi olanaklarını kullanamamaktadır. Engelli vatandaşlarımızın karşılaştığı sorunlara dair başlıca önlemlerimiz: Engellileri mağdur eden ve halen yürürlükte bulunan rapor yönetmeliği değiştirilerek, engellilerin ihtiyaçlarına cevap verecek şekilde yeniden düzenlenecektir. Engelliler için istihdam imkânları artırılacak, kamuda engellilere açık kontenjanlar vakit kaybetmeden doldurulacaktır. 657 Sayılı Devlet Memurları Kanunu‟nun ilgili maddesine göre memur kadro sayılarının % 4‟ü oranındaki kadro engelli memur 52 istihdamına tahsis edilecek ve ihtiyaca göre bu oran artırılacaktır. Özel sektörün daha fazla engelli istihdam etmesi teşvik edilecektir. Engellilerin istihdamında devlet, özel sektör ve sivil toplum kuruluşları arasında koordinasyon sağlanacaktır. Engelli gençlerin problemleri, özel önem taşımaktadır. Gençlerin %8‟i doğum, kazalar ve hastalıkların neden olduğu engele sahip iken, engelli gençlerin çok az bir kısmı özel eğitim hizmetlerinden faydalanmaktadır. Engelli gençler iş yaşamında ve sosyal yaşamda yeteri kadar yer alamamaktadırlar. Engelli gençlerin eğitim alanları genişletilecek, eğitimlerini sürdürebilmeleri için gerekli eğitim alt yapısı ve teknolojik imkânlar artırılacaktır. Her engelli grubuna yönelik her kademede eğitim kurumları açılacaktır. Engellilerin eğitimlerine ve çalışma hayatına normal olarak devam edebilmeleri için fizikî ve sosyal çevrenin oluşturduğu engeller ortadan kaldırılacaktır. Engelliler için yeni sınav sistemi geliştirilerek, engelliler arasında adaletsizlik ortadan kaldırılacaktır. Evde bakım hizmeti verenler için sosyal güvence uygulaması geliştirilerek sürdürülecektir. Engellilerin sosyal hayatın her aşamasında aktif rol almalarını sağlayacak alt yapı imkânları geliştirilecek ve engelli sporcuları teşvik için gerekli düzenlemeler yapılacaktır. Zihinsel ve ruhsal engelliler için pozitif ayrımcılık uygulanarak bu tür engelli ailelerin “Benden sonra çocuğum ne olacak?” endişesi ortadan kaldırılacaktır. Tıbbî ve meslekî rehabilitasyon hizmetleri ile birlikte bu grupta bulunan engelliler için devlet güvencesi altındaki korumalı işyerlerinde ve(ya) engellilere mahsus iş atölyelerinde istihdam imkanları sunulacaktır. Engellilere Başbakanlık Engelliler İdaresinin vereceği %40 ve üzeri engelli kimlik kartları geçerliliğini koruyacak, kamu kurum ve kuruluşları ve yerel yönetimlerde bu kart geçerli olacaktır. Engellilerin sağlık hizmetlerinden 24 saat kesintisiz faydalanmaları sağlanacak, evde bakım ve rehabilitasyon hizmetlerinin düzenli denetimleri sağlanacaktır. Engelliye tanınan sosyal ve kamusal hakları istismar eden kişi 53 ve kuruluşlara ağır yaptırımlar uygulanacaktır. Engellilerin ihtiyaç duyduğu, hayatlarını kolaylaştı- racak araç ve gereçlerin temini devlet güvencesinde olacaktır. Engellilere hizmet sunan dernek, vakıf, federasyon ve konfederasyonların yürüttükleri projeler genel ve mahalli idareler tarafından desteklenecektir. Kendi işini kurmak, kendi evini almak isteyen engelliye uzun vadeli faizsiz kredi kullanımı sağlanacaktır. Engelliler için kullanılmak üzere, engelli fonu oluşturulacaktır. Diğer kalemlerle birlikte, yerel yönetimlerin işlettiği otoparkların gelirlerinden bu fona pay aktarılacaktır. Bütün Engellilere THY ile yılda bir defa gidiş dönüş olmak üzere aile fertleriyle birlikte ücretsiz yolculuk yapma imkanı vereceğiz. Daha sonra bütün kamu kurumlarına yaygınlaştırmak üzere, büyük sağlık kuruluşları ve adliyelerde işitme engelliler için, işaret dilini bilen tercümanlar görevlendireceğiz. Kısacası “Engelliler İçin Engelsiz Türkiye.” gerçekleştirilecektir. Dış Türkler, Soydaş ve Akraba Topluluklarımızın Her Daim Yanında Olacağız Son yıllarda Türk dünyasıyla giderek zayıflayan bağlarımızı yeniden kuvvetlendireceğiz. Kurulacak „Dış Türkler, Soydaş ve Akraba Toplulukları Bakanlığı‟ ile beraber, yurtdışındaki vatandaşlarımız ve soydaşlarımız Dünya'nın her yerinde Türkiye Cumhuriyeti Devleti‟nin yanlarında olduğunu hissedecekler. Misak-ı Milli sınırları içerisindeki soydaşlarımız, Türk Dünyası ve gurbetçi vatandaşlarımızla ilgili birimler içerecek bakanlık; kamu ve sivil alanlardaki faaliyetlerini bakanlık bünyesindeki genel 54 müdürlükler, başkanlıklar ve Dünya'nın dört bir tarafında faaliyet gösteren Türk sivil toplum kuruluşlarıyla işbirliği hâlinde sürdürecek. Türk İşbirliği ve Koordinasyon Ajansı Başkanlığı ile Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlıkları lağvedilecek ve yerlerine Bakanlık bünyesinde amaçlarına uygun hizmet verecek yeni başkanlıklar ihdas edilerek kamu kaynaklarının israf edilmesine de fırsat verilmeyecek. Doğu Türkistan‟dan Kerkük'e oradan da Balkanlara ve Batı Avrupa‟ya kadar uzanan coğrafyada soydaşlarımızın sorunları yakından takip edilerek bunların giderilmesi için siyasi, insani ve diplomatik çözümler üretilecek. Özellikle Batı Avrupa‟da yaşayan Vatandaşlarımız ve Vatandaşlıktan çıkmak zorunda kalanlarla ilgili olarak; Türkiye‟deki sosyal güvenlik hakları kolaylaştırılacak ve emeklilik işlemleri hak kaybı olmadan yerine getirilecektir. Gençlerimizin askerlik bedelleri kaldırılacak, Pasaportlardan ve resmi evraklardan harçlar kaldırılacak, Konsolosluklarda danışma hizmetleri daha anlaşılır ve pratik olmak üzere geliştirilecek. Araçların Türkiye‟de kalma süresi 6 aydan 2 yıla çıkarılacak, Türkiye‟ye en az bir kez gümrüksüz araç getirebilme imkanı verilecek, Dini ve Kültürel ihtiyaçların karşılanmasına yönelik olarak kurulan dernek, cemiyet ve sivil toplum kuruluşlarına devletimiz tarafından destek verilecek, Her yıl 100 bakıcı aile yetiştirilmek üzere gerekli çalışmalar yapılacaktır, Çocukların psikolojisinden anlayan uzman eğitimciler ve din adamları görevlendirilecek, Türkiye ile aidiyetlerini güçlendirmek, dil, din ve kültürlerini geliştirmek amacıyla 5 yıl içerisinde 100.000 gencimizi kültürel faaliyetlere katılmak üzere, bütün masrafları devletimiz tarafından karşılanarak Türkiye‟ye gezi ve kültürel programlar düzenlenecek, Teknik bölümden mezun 10.000 gencimize Türkiye‟de çalışma imkanı sağlanacak, Bütün eğitim faaliyetleri desteklenecek, Gençlerimizin evlenmeleri teşvik edilecek ve aile danışmanlık hizmetleri desteklenecektir. Okullarda yaşanan başörtüsü sorununun giderilmesi için hükümetler nezdinde girişimler yapılacak. Diploma Denklikleri Sağlanacak, bütün eğitim 55 faaliyetleri desteklenecek. Yurdışında ikamet eden vatandaşlarımızın yaşadıkları ülkede seçilme hakkı tanınması için gerekli çalışmalar yapılacak. İzinle Türk Vatandaşlığından çıkan vatandaşlarımıza verilen “MaviKart” ile ilgili yaşanan sorunlar ortadan kaldırılacak, vatandaşlıktan izinle çıkanların çifte vatandaşlık alabilmesi gerekli girişimler yapılacak. Seçme Hakkına kavuşan Yurtdışındaki vatandaşlarımıza mutlaka seçilme hakkınında verilmesini sağlayacağız. Dış Politikada Barış, Diyalog ve Kararlılığı Esas Alacağız Dış politikamızın ana eksenini, ülkemiz adına son yıllarda yapılan telafisi güç yanlışlıkları düzeltmek oluşturacaktır. Büyük Birlik Partisi iktidarında dış politikada barış ve diyalog esas alınacaktır. Hiç vakit kaybetmeden komşularımızla iyi ilişkileri geliştirilecektir. Eş zamanlı olarak tüm dünyada barış ve diyalogu geliştirecek politikalara ağırlık vereceğiz. En öncelikli politika olarak ülkemizde bulunan Suriye vatandaşlarının bir an önce ülkelerine dönmeleri için gerekli çalışmaları başlatacağız. Genel değerlendirme Öncelikle şu hususu ifade etmeliyiz ki, Büyük Birlik Partisi olarak bizim amacımız yeryüzünde yaşayan bütün insanların mutluluğudur. Biz, bütün insanlığın huzur ve barış içinde yaşamasını istiyoruz. Bu amaca ulaşılması için, hakka dayalı âdil bir uluslararası düzenin kurulması gerekmektedir. Bizler, zengin tarihî mirası ve stratejik coğrafyasıyla Türkiye‟nin âdil bir uluslararası düzenin kurulmasına öncülük edecek tarihî tecrübeye ve sağlam değerlere sahip olduğuna inanıyoruz. Dünyada ve Bölgemizdeki Tehditler Kafkaslarda istikrar tam olarak sağlanamamıştır. 56 Azerbaycan topraklarının önemli bir bölümü halen Ermenistan‟ınişgali altındadır. Ukrayna‟da da barış henüz sağlanamamıştır. Kırımın statüsü ve Doğu Ukrayna, Rusya ve Batı Bloku arasında bir güç gösterisine sahne olmaktadır. Afrika‟da da Sudan‟ın bölünmesine, Libya‟nın kaosa sürüklenmesine, Orta Afrika Cumhuriyeti, Nijerya ve diğer Afrika ülkelerinin yeniden sömürgeleştirilmesine yol açacak senaryolar sahneye konmaktadır. Mısır bir diktatör tarafından yönetilmekte ve teröre hiç bulaşmamış ihvan mensupları devlet terörüyle sindirilmektedir. Suriye kan gölüne dönmüş, Ortadoğu‟yu yeniden şekillendirmek isteyen Irkçı-Emperyalistlerin ekmeğine yağ sürülmüştür. Ege ve Kıbrıs sorunu çözülmüş değildir. Hatta Kıbrıs kaybedilmek üzeredir. Son aylarda ortaya çıkan Yemen problemi bizleri daha da endişelendirmektedir. Son yıllarda yaptıkları fiili işgaller neticesinde, hem dünyada hem de kendi iç kamuoyunda sevimsizleşen Irkçı Emperyalistler, emellerine ulaşmak için yeni taktikler geliştirdiler. • İslami akidelerin yozlaştırılması, • Terörist olarak adlandırılan Müslüman çetelerin oluşturulması ve Müslümanların terörle özdeşleştirilmesi, • Müslüman ülkelerin ekonomik olarak güçlendirilmemesi ve Batıya mahkûm edilmesi, • Müslümanlar arasında bir birliğin oluşmaması için aralarına nifak sokularak birbirleri ile savaştırılmaları. Özellikle etnik veya mezhep çatışmaları çıkartılması “Yeni Dünya Düzeni”, “Tek Kutuplu Dünya”, “Küreselleşme”, “Medeniyetler Çatışması”, “Genişletilmiş Ortadoğu Projesi” gibi tezler ve adeta bu tezlere gerekçe oluşturan, arka planı karanlık, “Terör” tanımlaması; maalesef yaşadığımız şu günlerde çok büyük tehdit ve tehlikelerin habercisi mahiyetindedir. ABD ve müttefiklerinin, “Genişletilmiş Ortadoğu Projesi” adı altında, İslam dünyasına karşı sürdürdükleri kanlı işgal politikaları dünya barışını çok ağır bir şekilde tehdit etmektedir. Aynı şekilde, İsrail‟in, yetmişten fazla Birleşmiş Milletler 57 kararına rağmen, sürdürdüğü saldırganlık, soykırım ve genişleme politikası bölge ve dünya barışı için sürekli ve açık bir tehdit oluşturmaktadır. Dünya ve bölge barışı üzerindeki bu tehditler elbette ki Türkiye için de geçerlidir. Bu tehditlere karşı Türkiye, bölge ve dünya devletleri ile işbirliği içerisinde, gerekli tedbirleri almak zorundadır. Bu bağlamda, âdil temellere dayanılarak kurulacak olan yenidünyada, huzur ve barışın sağlanması için, yeni bir savunma paktının kurulması gerektiğine inanmaktayız. Geçmişten Alacağımız Dersler - Alacağımız ilk ders, materyalizmin insanlık âlemine mutluluk getirmediği gerçeği ve maneviyatçılığa dönme ihtiyacıdır. - Dünyanın huzuru için çatışma değil diyalog esas alınmalıdır. Huzur, barış ve mutluluğa giden yol, samimi işbirliği ve dayanışmadan geçer. Bu da ancak diyalogla olur. - Uluslararası ilişkilerde çifte standart değil adalet esas alınmalıdır. Bugün yeni bir dünya kurulacak ve bu dünya hakka ve adalete dayalı olacaksa, çifte standartlar terk edilmeli, insan hakları ve özgürlüklerin herkes için gerekli olduğu kabul edilmelidir. - Tekebbürden, üstünlük iddiasından vazgeçilmeli, uluslararası ilişkilerde eşitlik esas olmalıdır. - Sömürü yerine âdil paylaşım ve işbirliği esas alınmalıdır. - Baskı, totalitarizm ve faşizm insanlara acı ve gözyaşı getirmiştir; insanlığın mutluluğu için, insan hakları ve özgürlüklerin tüm dünyaya yayılması gerekmektedir. Büyük Birlik Partisi, tüm insanlığa yaşanabilir bir dünya getirecek adil bir uluslararası sistemin kurulması için yukarıdaki prensiplerin zorunlu olduğuna inanmaktadır: Büyük Birlik Partisi, barış, diyalog, adalet, eşitlik, işbirliği ve insan hakları, özgürlükler ve demokrasi ilkelerine dayanan politikalarla Türkiye‟nin bu potansiyellerini insanlığın huzur ve güveni için kullanmakta kararlıdır. 58 Bu suretle: Türkiye, batılı ülkelerle gireceği dengeli ilişkilerle; refahın yanında özellikle barış, insan hakları ve demokrasi gibi değerlerin tüm dünyada gelişmesine katkıda bulunacaktır. Türkiye, aynı şekilde, doğu ve güneyindeki tarihî ve manevî bağlarla bağlı olduğu Müslüman ülkelerle de, her sahada en ileri derecede işbirliği içinde olmak suretiyle, yoksulluğun kalkması, dünya barışı ve âdil uluslararası ilişkilere katkıda bulunacaktır. Türkiye’nin geliştireceği esnek ve çok alternatifli stratejilerle, jeopolitik imkânlarını, uluslararası ekonomik, siyasi ve güvenlik ilişkilerinde dinamik bir şekilde kullanması bir zorunluluktur. Eğer, dinamizmin yoğun temposu yerine, statükoculuğun kolaycılığını tercih eden ve lider ülke olma yerine uydu olmaya razı olan dış politika geleneğinde ısrar edilirse, bırakın jeopolitik konumumuzu, tarihî ve manevi zenginliklerimizi küresel etkinliklere dönüştürmeyi, sınırlarımızı korumak bile tehlikeye girecektir. Ayrıca Yugoslavya ve Karabağ krizlerinde de görülmüştür ki, uluslararası güvenlik şemsiyeleri artık sınırların garantisi değildir; yine Doğu Türkistan, Bosna ve Çeçenistan’dan sonra Afganistan ve Irak’ta, Libya, Suriye ve Mısır’da görüyoruz ki, “evrensel insani değerlere” kimse itibar etmemektedir. Açıktır ki Türkiye, ortaya çıkan yeni uluslararası konjonktürü ve burada üsleneceği konumunu ciddi bir şekilde yeniden değerlendirmek zorundadır. Uluslararası konumun yeniden değerlendirilmesi, ülke-içi kültürel, siyasi ve ekonomik parametrelerin de göz önüne alındığı bir yenilenme süreci ile uyumlu olmalıdır. Kendini tanımlamakta bile güçlük çeken bir toplumun, uluslararası strateji oluşturmada siyasi bir irade ortaya koyabilmesi mümkün değildir. Bizler, Türkiye‟nin özellikleri dolayısıyla, yeryüzünde huzur, barış ve bütün insanlığın esenliği için özel hizmetler yapmak zorunda olduğunu bilmekte ve Türkiye‟nin kendisine saygı ve sevgi duyulan “Yaşanabilir Bir Türkiye“, “Yeniden Büyük Türkiye” ve “Yeni Bir Dünya” kurulmasına öncülük yapması gerektiğine inanmaktayız. 59 Türkiye’nin Karşı Karşıya Bulunduğu Tehditler Batı ile entegrasyon için yürütülen politikalar, ülkemizi altından kalkılması her geçen gün daha da zorlaşan tehlikelere sürüklemiştir. Kıbrıs bir hiç uğruna feda edilmektedir. Çok büyük stratejik önemi olan bu adada uluslararası anlaşmalarla sağlanan haklarımızdan vazgeçilmektedir. Ermeni soykırımı iddiaları, müttefik kabul edilen ülkelerce kabul görmektedir. Bu gidiş Türkiye’yi tazminat ödemeye ve toprak tavizine zorlar bir mahiyet kazanmaktadır. Dicle ve Fırat havzalarının uluslararası bir yönetime devredilmesinin gündeme getirilmesine bugünkü Hükümet tepkisiz kalmıştır. “Medeniyetler Arası Diyalog”, “Dinler Arası Diyalog” söylemleri ile yürütülen çalışmalar, tek taraflı işlemekte, kendi sağlam değerlerimiz sulandırılmakta, hatta terk edilmektedir. Türkiye IMF dayatmaları, serbest pazar ekonomisi aldatmaları, borçlar, yanlış özelleştirme politikaları ile ekonomik bir esarete sürüklenmektedir. Tarım, sanayi, ticaret, bankacılık, haberleşme sektörleri bütünüyle ırkçı emperyalist sermayeye terk edilmiştir. Bunlara simdi bir de yeni azınlık anlayışı eklenerek iç çekişmelere zemin hazırlanmaktadır. Bütün bunlar birer münferit olay olmayıp, ırkçı emperyalizmin plân ve hedeflerinin uygulanması maksadıyla, yine onlar tarafından tanzim edilerek yürütülen olaylardır. Bu şartlar altında Büyük Birlik Partisi olarak Türkiye’nin AB’ye üye olmasına karşıyız. AB’ye tam üyelik yerine, eşit koşullarda karşılıklı ikili ilişkiler içinde olmayı doğru buluyoruz. ABD ile barış, diyalog, adalet ve eşitlik çerçevesinde, ilişkilerimizin sürdürülmesini istiyoruz. Karadeniz havzasındaki ülkelerin ekonomik işbirliğinin geliştirilmesi ve teşkilat (KEİB) içinde Türkiye'nin etkinliğinin artırılmasına gayret edilecektir. Karadeniz‟e kıyısı olmayan ülkelerin burada savaş gemileri bulundurmasına karşıyız. Tarih, kültür ve manevi bağlarla bağlı olduğumuz kardeş 60 Türk Cumhuriyetleri ile temel ilkeler çerçevesinde en ileri örnek ilişkilerin tesis edilmesini istiyoruz. Türkiye İslâm İşbirliği Teşkilatı‟nın güvenilir bir üyesi olarak, üye ülkelerle daha yakın ekonomik ve kültürel ilişki içerisinde olmalıdır. Bu ilişkilerin geliştirilmesi karşılıklı yararımıza olacak şekilde en üst düzeye getirilecektir. Dış güçlerin etkileriyle, milli menfaatlerimize aykırı olarak, yapay sebeplerden dolayı komşularımızla ilişkilerimizi gerginleştirmeyi tamamen yanlış bir davranış olarak görüyoruz. Aksine, bütün komşularımızla, her alanda en ileri ilişkilerin kurulmasından yanayız. Mevcut sorunların bu ilişkiler sayesinde en iyi şekilde çözümleneceğine inanıyoruz. Büyük Birlik Partisi’nin hareket noktası şefkat ve sevgidir; amacı, öncelikle ülkemizin bütün evlatları olmak üzere tüm insanlığın adalet, huzur ve esenlik içinde yaşamasıdır. Bu seçimin ülkemize, milletimize ve Türk-İslam coğrafyasına hayırlar getirmesini bir kere daha yüce Allah’tan niyaz eder, milletimizin her bir ferdini sevgi, saygı ve muhabbetle selamlarım. Mustafa DESTİCİ Büyük Birlik Partisi Genel Başkanı 61 

Bakmadan Geçme