İmralı heyeti çözüm için yine Öcalanı gösterdi

İmralı Heyeti TBMM'de basın toplantısı düzenledi. Heyet adına konuşan Sırrı Süreyya Önder, 'Barışın kapısını aralayacak anahtar İmralı'da, Öcalan'ın çalışma masasının üzerinde durmaktadır' dedi

  • 784

 

İmralı Heyeti TBMM'de basın toplantısı düzenledi. Heyet adına konuşan Sırrı Süreyya Önder, "Barışın kapısını aralayacak anahtar İmralı'da, Öcalan'ın çalışma masasının üzerinde durmaktadır. O anahtara Tecrit ile değil, ancak ciddiyet, sorumluluk ve saygıyla ulaşılabileceği unutulmamalıdır. Yakın tarihimiz göstermiştir ki, devletin dayatacağı savaş, karşısında halkın geliştireceği direnişi yaratır. Halkın direnişi karşısında, devletin dayattığı savaşlar ise tarihte binlerce örnekte görüldüğü gibi er ya da geç kaybetmeye tartışmasız bir şekilde mahkûmdur. Halkıyla çatışan devlet değil, halkıyla barışan devlet demokratikleşebilir, tarihe yön verebilir düşüncesiyle uyarılarımızın dikkate alınması temennisini yineliyoruz" dedi.

"ÇÖZÜM SÜRECİ , 7 AYI AŞKIN BİR SÜREDİR TAMAMEN AKAMETE UĞRAMIŞ DURUMDADIR" 

Sırrı Süreyya Önder, "Ülkemizde ve bölgemizde kalıcı nihai barışın sağlanması kapsamında heyetimizin de dâhil olduğu Çözüm Süreci çalışmaları, tüm kamuoyunun da bilgisi dâhilinde olmak üzere, 7 ayı aşkın bir süredir tamamen akamete uğramış durumdadır. Bu 7 aylık süre içinde heyet olarak yaptığımız tüm açıklamalar ve uyarılar da kamuoyunun bilgisi dâhilindedir. Yaptığımız tüm uyarılarda Çözüm Sürecinin en büyük kazanımı olan can kayıplarının önlenmesinin, seçim ve iktidar hesaplarından daha değerli olduğu, doğru değerlendirilmesi durumunda da çatışmasızlık ortamının demokratik bir barışla taçlanabileceği özellikle belirtilmişti. Bunun için yapılması gereken en temel hususun Çözüm Sürecinin ruhuna saygı duymak, Çözüm Sürecinin oturduğu ana konularda cesur davranmak olduğu da yine heyetimiz tarafından defalarca dile getirilmiştir. Peki neydi bu ana hususlar? 1. Demokratik Siyasetin önünü açacak temel politikalar ve buna denk düşen yasal düzenlemeler yapmak. 2. Rojava özelinde somutlaşan Kürtlerin ve birlikte yaşadıkları ezilen halkların yönetim süreçlerine eşit yurttaşlar olarak katılımı iradesine düşmanlıktan vazgeçmek" dedi.

"BIRAKALIM DEMOKRATİK SİYASETE ALAN AÇMAYI, TAMAMEN BİTİRMEYE YÖNELİK SALDIRILAR..."
Sırrı Süreyya Önder, "Bu iki ana başlıkta AKP hükümetinin nasıl yaklaşımlar sergilediğini kısaca ara başlıklar halinde özetlemenin önemli olduğu kanaatindeyiz. Bırakalım Demokratik Siyasete alan açmayı, tamamen bitirmeye yönelik saldırılar: 7 Haziran seçimlerinden hemen önce Ağrı Diyadin'den başlayarak, Amed İstasyon meydanına kadar uzanan saldırı konsepti, HDP'yi darbe barajının altında bırakmak için AKP'nin ortaya koyduğu etik dışı, insanlık dışı yönelimlerini defalarca kamuoyu ile paylaşmıştık. 7 Haziran seçimlerinden sonra, ortaya çıkan halk iradesinin boşa çıkarılması, parlamentonun tamamen işlevsiz kalacak şekilde devre dışı bırakılması, Suruç'tan Ankara'ya kadar demokratik etkinliklere yapılan insanlık dışı katliamları, siyasi soykırım operasyonları kapsamında HDP'yi cezaevlerine sıkıştırmayı amaçlayan tutuklamalar, Cizre'den Lice'ye, Silvan'dan Gever'e uzanan tüm bölgeyi kapsayacak şekilde, HDP'ye yüksek düzeyde oy vermiş halkın sivil katliamlarla cezalandırılması, cenazelere hakaretten mezarlıkların tahribatına uzanan kutsal değerlere saldırılar, en nihayetinde Genel Merkezimiz başta olmak üzere 400'den fazla parti bürosu, partililere ait ev ve işyerlerinin yakılmasına kadar geçen süreç bu konuda AKP'nin tavrını ortaya koyması açısından çarpıcı bir özet olarak burada ifade edilebilir. Tüm bu saldırı konseptinin Erdoğan ve AKP hükümetinin hedefleştiren söylemleri ve devlet kurumlarının profesyonel planları doğrultusunda geliştiğini bir kez daha buradan ifade etmek isteriz" diye konuştu. 

"AKP HÜKÜMETİ MAALESEF YANLIŞ ÜSTÜNE YANLIŞ YAPMAYA BUGÜNE KADAR DEVAM ETMİŞTİR" 

Sırrı Süreyya Önder, "Rojava konusunda: Kobani'de IŞİD çetelerinin destansı bir direnişle alt edilmesi sürecinden bugüne kadar PYD, YPG, YPJ ve Rojava halklarının iradesine yönelik ısrarla izlenen hasmane politikalar tüm dünya kamuoyunun malumudur. PYD'yi IŞİD'den daha tehlikeli tanımlayan yandaş manşetlerden tutalım, Tel Ebyad'da YPG mevzilerine yapılan fiili saldırılara kadar, IŞİD'in kontrolünde bulunan Cerablus'un koruma altına alınmasından tutalım, Aziz Güler şahsında tekrar gündemleşen Rojava savaşçılarının cenazelerine karşı izlenen düşmanca tutuma kadar AKP hükümeti maalesef yanlış üstüne yanlış yapmaya bugüne kadar devam etmiştir. AKP, Eşme Ruhu üzerinden türbesini teslim ettiği gücü kapı kapı dolaşarak terör örgütü olarak yaftalama arayışı ve acizliğini bugüne dek sürdürme gayretinden hiçbir şekilde vazgeçmemiştir. Oysaki tüm bu tutumlardan herkesi men etmesi gereken Dolmabahçe Mutabakatı ve o mutabakatı sağlayan Öcalan'ın barış ısrarı Demokratik Geleceğimizin sigortası işleviyle tarihi kayıtlarda tüm önemi ve erdemiyle halen durmaktadır" dedi.

Bakmadan Geçme