BBP, Mustafa Destici ve Operatif Hamleler

Muhsin Yazıcıoğlu'nun kurduğu BBP, 24 yıldır girdiği her seçimde başarısız sonuçlar elde etmesine rağmen neden kepenk kapatmıyor? Her defasında 'bu kez siyasi partiler mezarlığına defnedilir' beklentilerini boşa çıkartıp yeniden nasıl yapılanıyorlar?

  • 1050

Vahdet yazarı Ahmet Türk, Büyük Birlik Partisinin (BBP) siyasetteki varlık nedenini, eksilerini-artılarını, misyonunu kaleme aldı.

İşte o yazı:

 

Düşünsenize; 24 senedir tek başına girdiği tüm seçimlerde ülkenin tüm seçim bölgesinde aday çıkartıyor, devlet yardımı almadan kıt imkânlarla tamamen partililerin fedakârlılıklarıyla seçime giriyor, tüm dezavantajlara rağmen özgüven salgılayan bir seferberlikle kamuoyu ile arasındaki engelleri canhıraş aşmaya çalışıyor… Lakin her seçim sonrasında sergilenen bu performansın tam tersi bir sonuçla yüzleştiği halde, “bu kez siyasi partiler mezarlığına defnedilir” beklentilerini boşa çıkartıp yeniden yapılanıyorlar ve bir sonraki seçime dek tekrar siyaset üretmeye devam ediyorlar! 

Muhsin Başkan döneminden beri sürekli devam eden bu ilginç döngü, içeride ve dışarıda baş tenkit konusu olsa da, Büyük Birlik Partisi’nin Türk siyasi hayatında mühim bir vakıa olduğu gerçeği zeval bulmuyor! Üstüne üstlük BBP’nin bu tecrübesi, dinamizmi ve mukavemeti, aldığı oy oranının çok üstünde bir özgül ağırlığa sahip olması, müstakilen araştırılmaya layık bir örnek teşkil etmeyi hak ediyor. 

Malumunuz partilerin bir normal oy oranları, bir mevcut potansiyeli, bir de maksimum potansiyeli vardır. “Seçmenin siyasi partilerle ilgili oy verme eğilimleri” başlığı altında 2015 yılı içerisinde yapılan bir araştırmada, şartlar lehine gelişse BBP’nin mevcut potansiyelde alabileceği oyun % 7,3 maksimum potansiyeldeki oyunun ise % 20,2 olduğu ortaya konmuştur. Yaygın ve yerleşik bir kanaattir ki, BBP kurulduğu yıldan beri sağ seçmenin ikinci tercihidir. Fakat bu potansiyelini %10’luk baraj sınırını zorlayacak şekilde bile oya tahvil edememiştir. Zaten yıllardır kendileri de bu döngünün muhasebesini yapmaktadırlar…

Soru şu: Kurulduğu yıllardan beri devam eden ama bilhassa son beş senedir dozunu artıran bir şiddette %1’lik bir partiyle bu denli uğraşılmasının ve varlığının yadırganmasının nedeni nedir? 

Yukarıdaki vaziyet tespitimizin bu sorunun cevabıyla direkt ilgisi vardır. Büyük Birlik Partisi, sahip olduğu ‘maksimum potansiyeli’ ve güçlü ‘temiz ve muteber siyasi parti’ algısı nedeniyle, muârızları ve rakipleri tarafından her seçim öncesinde, sağlıklı bir şekilde büyümesine ve toplumla kitlevî seviyede buluşmasına engel olacak engellerle ve sorunlarla meşgul ediliyor. Maruz kaldığı operatif hamlelerle, adeta bir siyasi parti hüviyetinden çok, amatör bir siyasi kulüp kimliğine büründürülmek veya S. Soylu-DP ve N.Kurtulmuş- Has Parti akıbeti noktasına çekilmek isteniyor. 

Mevcut siyasi iktidara karşı muhalif duruş sergileyen BBP nasıl ki geçmişte “Ergenekoncu” olmakla itham edilmişse, Cumhurbaşkanlığı seçimlerinden bu yana da “Paralelci” olmakla itham edilmeye başlandı. Bu “çamur at, yapışmazsa izi kalır” stratejisi istikametinde yürütülen operatif hamleler, ‘kul hakkını” ve “ahiretteki yargı gününü” devre dışı bıraktıracak derecede ihtiras ve nefretle hareket eden;  sergiledikleri performans nispetinde iktidar partisi bünyesinde yeni mevziler tahkim edebildiklerini keşfeden ‘eski BBP’li’ olmak dışında nitelikleri olmayan kişiler üzerinden gerçekleştirildi! 

Kurucu liderini davası uğrunda şehit veren Büyük Birlik Partisi, “Dik duracağız, Düz Yürüyeceğiz ve Doğru Söyleyeceğiz” ilkesine sadık kaldıkça; algılarda ve yüreklerde karşılıksız kalıcı olan ve tutku uyandıran ne/kim varsa karizmalarından yiyerek büyüyen odakların operatif hamlelerine maruz kalmaya devam edecektir! 

Netice itibariyle… Siyaset mümkün olanı en iyi şekilde yapabilme sanatıdır. Şu günlerde “milliyetçi siyaset” üzerindeki tekellerinin kırılmasıyla meşgul milliyetçi cenahın ikinci partisi olan BBP’nin Genel Başkanı Mustafa Destici, içinde bulunduğu zor şartlara ve kınayanların kınamasına aldırmadan parti tüzüğündeki amaç, görev ve temel ilkelerinin gereğini ‘garazsız ivazsız’ bir şekilde layıkıyla yapmaya çalışmıştır. 

Başta Çözüm Süreci, yolsuzlukla mücadele, Irak ve Suriye politikaları, anayasa ve ‘Muhsin Başkan’ın Dava Süreci’ başta olmak üzere bir çok konuda, mevcut siyasi iktidara karşı muhalif bir duruş sergilemiştir. Geleneksel ideolojilere hapsolmadan her türlü mağduriyet alanı için çözümler üretmeye gayret ederek kendisinin ve yönettiği partinin hükmî şahsiyetini ispat etmeye muvaffak olmuştur. Bence başarısız değildir. Hatta hakikatin hatırına ve mevcut şartlar muvâcehesinde bulunduğu makamda kalması elzemdir!

Bakmadan Geçme