15 Temmuz gecesinin özeti: Biz zaten çatışmaya gidiyoruz yolu aç millet geçsin
15 Temmuz gecesi kimse sevdiklerini, işini, makamını düşünmedi. Akıllarda sadece vatan vardı ve bir çok kişi vatan sağ olsun diyerek meydanlara inip darbeye karşı ölümü göze aldı. Vatanı uğruna ölümü göze alanlardan biri de Öz Ağaç-İş Sendikası Genel Başkan Vekili Av. Tuncay Dolu''ydu. Dolu Cumhurbaşkanlığı Külliyesi önündeki mücadeleyi ve nasıl yaralandığını Haber Platosu okuyucuları için paylaştı...
(HABERPLATOSU - ÖZEL)
Öz Ağaç-İş Genel Başkan Vekili Av. Tuncay Dolu kan donduran o geceyi şu sözlerle anlattı;
"15 Temmuz akşam saatlerinde evimde ailemle otururken alçak uçuş yapan savaş uçakları ve helikopterlerin sesi ile irkildim.
Gündemde terör olayları olduğu için DARBE olabileceği aklıma gelmedi.
Ancak zırhlı birliklerin köprüleri kapattığı haberi geldiğinde ve de sosyal medya hesabından DARBE teşebbüsü olduğu bildirilince tabancamı mermi ile doldurup yedek mermileri de alıp pantolon gömlek giyip Öz Ağaç İş Sendikasında benim gibi Genel Başkan Yardımcısı olan arkadaşım Rıfat Ülgeri de alarak hızla Cumhurbaşkanlığı Külliyesine hareket ettik.
Yola çıktığımızda uçaklar ve helikopterler bir yerleri bombalıyordu ve silah sesleri geliyordu. Külliyeye intikal ettiğimizde görevli polislere yapabileceğimiz bir şey olup olmadığını sorduk. Ancak onlar da çok tedirgin ve konu hakkında bilgisizdi.
Külliyenin etrafını turladıktan sonra Kızılay'da olaylar olduğunu duyduk ve oraya hareket ettik.
Bu sırada Cumhurbaşkanımızın açıklaması geldi. Ancak Kızılay'da da 00:00 sularında hareketlilik ve polisler dışında çok fazla kimse yoktu.
Oradan tekrar külliyeye hareket ettik çünkü o taraftan silah sesleri duyuluyordu ve helikopter ateşi vardı. Alparslan Türkeş anıt mezarına geldiğimizde iki kişi vatandaşları "Çatışma var, geri dönün" diye uyarıyor geri çeviriyordu. Bende ‘'Biz zaten çatışmaya gidiyoruz yoldan çekil millet geçsin'' dedim ve yolu açarak devam ettik."
Tuncay Dolu şöyle devam etti;
"Jandarma Genel Komutanlığı önüne vardığımızda iki araç vardı ve içinden inen insanlar sipere yatmıştı. O sırada Sendikamızın Genel Sekreteri Mert Doğan Bozkır'da yanımıza geldi ve beraber hareket ettik.Komutanlık önünde de iki adet kirpi vardı. Daha sonra az ilerdeki polis noktasına vardım ve polislere kavşağı araçlarla kapatalım buraya yığınak yapalım vatandaşı burada toplayalım tank vs gelirse külliyeye giremesin dedim ancak beni dinlemediler ve işimizi zorlaştırmayın lütfen ilerde bekleyin dediler. Bunun üzerine Jandarma Genel Komutanlığı önünde yoluda keserek vatandaşları toplamaya başladık.
İlk olarak 5-6 kişi iken daha sonra 140-150 civarında bir topluluk oluştu. Bunda Cumhurbaşkanımızın meydanlara inin açıklaması da çok etkili oldu.
Topluluğun çoğalacağını anlayan helikopter önce 7-8 metre ilerimizde olan kirpilere ateş açtı. Seken kurşunlar üzerimizden geçti. Halk bağırarak bize sık onlara sıkma diye bağırıyordu. Sonra kirpiyi aramızda aldık ve polislerle konuştuk. Çok korkmuşlardı. Kapılarını açarak bizim yanımızda dur topluluğa sıkamaz bu şerefsizler gitmeyin dedim.
Bir süre kaldılar hareket ettiler ancak helikopter bu sırada tekrar gelerek üzerimize ateş açtı. Kurşunlar alev bir ip gibi gelerek bir adım arkamdaki çimlere saplandı. Yaralananlar oldu. Biz koşturmaya başlarken tanklar ve zırhlı araçları karşımızda bulduk. Toplulukla birlikte bunları engellemek için önlerine atladık. Çekilmeyeceğimizi anlayınca önce yere ayaklarımızın dibine G3 ile ateş açtılar. Ancak kimse geri adım atmadı hepimiz geçit yok vurun diye bağırıyorduk. Bu sefer esmer bir uzman çavuş suratı hiç gözümün önünden gitmiyor 092211 plakalı zırhlı araçtan doğrudan üzerimize bel hizasından ateş açtı.
Benim önümde bulunan ve 12-13 yaşındaki kızı ile yanımıza gelen bir vatandaş göğsünden vuruldu bir diğeri karnından bacağından ayağından ve herkes yere yığıldı. Ben vücudumu elimle yokladım bişey var mı diye ve sağ bacağımın baldırından kanlar aktığını gördüm. Yerden seken bir parça baldırıma girmişti. Rifat beyinde topuğunu bir parça sıyırmış ve ucuz atlatmıştı.
Yaralananlar bir kenara çekildi ancak çok tuhaf bir şey oldu. Kimsede korku yoktu kaçmadı aksine sağlam olanlar yine tanklara karşı durdu. Onu görünce ben bu iş bitti bu darbe yapılamaz dedim ve arabayla önce Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi aciline gittik. Orada çok yaralı vardı.
Gölbaşından da uçak saldırısına uğrayan PÖH'den yaralı ve vücudu parçalanmış polisler gelince bizim durum onlara göre iyi biz kalabalık etmeyelim diyerek hayati tehlikesi olmayan yaralılar sedyelerden indi ve acilden ayrıldı. Daha sonra Yenimahalle Devlet Hastanesi aciline gittik ve 5:30 kadar tedavi gördük.
Hiç uyumadan Hak İş Konfederasyonuna bağlı Sendika yöneticileri ile bir araya gelerek toplantı yaptık ve TBMM'ne geçtik. Sendikamıza bağlı 11 bin üyemize ilk günden itibaren mesajlar çekerek bulunduğu illerin meydanlarını doldurmalarını istedik ve meydanları da şükür ki doldurduk. Yaralı olarak seke seke 3 gündür uykusuz ve dimdik ayaktayız ve Cumhurbaşkanımızdan ikinci bir emir gelene kadar da ayakta kalacağız."
Selam ve saygılar.