'Darbeciyle darbeci PKK'lıyla PKK'lı olan CHP için hala bir umut var mı?'

Star yazarı Ahmet Kekeç, 'Paralelden uzak durmadıkça sana iktidar haram' başlıklı yazısında CHP için bir iktidar formülü hazırladı.

  • 889

Ahmet Kekeç'in Star'daki yazısı:

Demiştim ya... “CHP’yi kurtarma sezonu açıldı” diye... Fehmi Koru ağabeyimiz de katıldı kervana. 

Kendince haklı ve (bence hem doğru, hem makul) öneriler sıralıyor. Özetle, “İktidara gelmek istiyorsanız, kendinizi yenileyin” diyor. Ve, kendini yenileyerek yüzde 41.38 ol alan Bülent Ecevit’le, AK Parti’yi örnek gösteriyor.

Fakat, aynı Fehmi abi, 1 Kasım’dan önce, “Her dönemde kendisini yenilemeyi başarmış bir geleneğin en son versiyonu” olarak tanımladığı AK Parti’nin, 7 Haziran seçiminde aldığı yüzde 41’lik oy oranını bile arar hale geleceğini yazmamış mıydı?

Geçelim...

Konumuz Fehmi abinin yaptığı “yanlış hesaplama” değil.

CHP’den bahsediyoruz.

Naçizane, ben de, mütevazı bir “kurtuluş reçetesi” hazırladım. Genel merkezin istifadesine sunuyorum.

Önce Fehmi abinin “Sol-sağ çelişkisinin zaten fazla bir anlam taşımadığı ülkemizde, çelişkinin dünya çapında gözden düştüğü bir dönemde hem de...” tespitini aktarayım.

Bence de bu “anakronik karşıtlığa” dayalı siyasetin bir anlamı kalmadı.

CHP, gözden düşmüş kavramları ve günümüz insanına bir şey söylemeyen “karşıtlıkları” kullanarak siyaset sahnesinde var olamaz. Başka bir dünyada yaşıyoruz artık...

CHP, “iktidara aday” bir muhalefet partisi haline gelmek istiyorsa, basit birkaç şey yapmalı...

Bazı şeyleri de yapmamalı elbette...

BİR- Halka ve halkın değer tercihlerine saygı göstermeli. 1 Kasım seçiminden hemen sonra, mebzul miktar CHP’li ve CHP’yle dirsek teması halinde bulunan aydınlanmış aydınlarımız, halkın tercihini sorgulayan, aşağılayan beyanlarda bulundular. AK Parti’yi seçen halkı, açıkça “beyinsiz” ilan ettiler. Bu çocukluk hastalığından kurtulmalı artık...

İKİ- CHP, 2005’teki mütereddit “kalkışma”dan başlayarak, demokratik normale yönelmiş bütün aktivitelerin içinde yer aldı. Darbeciyle darbeci, Gezi’ciyle Gezi’ci, PKK’lıyla PKK’lı oldu... Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı hedef almış bütün gayrı hukuki ve gayrı kanuni girişimleri destekledi. DHKP-C terörüne “terör” diyemedi. PKK terörünü açıktan kınayamadı. Üstelik, genel başkanları marifetiyle, “PKK’nın silah bırakmasının şu aşamada beklenmemesi gerektiğini” bildirdi ve zımnen silahın meşruiyetini savundu.

ÜÇ- CHP, Türkiye’yi uluslararası arenada zora sokan bütün girişimlerin içinde ya fiilen yer aldı ya da bir tür “meşrulaştırıcı rol” ifa etti. Mesela, yüz binlerce insanın ölümünden sorumlu Esad’a adam göndererek hatıra fotoğrafı çektirdi.Sisi darbesini destekledi. Desteklemekle kalmadı, darbeci generale “iyi niyet heyeti” yolladı. İsrail’le kapışmalarımızda, hep İsrail’in yanında yer aldı. Kendi ülkesinin çıkarlarından çok, Merkel’in, Obama’nın, şunun bunun çıkarlarını önceledi.

DÖRT- Cumhuriyeti kurmakla övünen CHP “vizyon partisi” olamadı... Yeni şeyler söyleyemedi. Toplumun önüne yeni hedefler koymadı... Kadim “inandırıcılık” sorununu çözemedi... Dahası, demokrat olamadı... Sadece itiraz etti. “Demokratikleşme”çerçevesinde yapılan bütün iyi ve doğru şeylere karşı çıktı. (Anadilde savunma hakkı komisyonda görüşülürken çıkardıkları rezaleti hatırlayalım. “Andımız” rezilliğine nasıl kol kanat gerdiklerini hatırlayalım.)

BEŞ- Kemal Kılıçdaroğlu “Yenilendik. Tepeden tırnağa değiştik” diyor... Mehmet Bekaroğlu gibi isimlerle “yenilenme” olmaz. Muhtemel bir “İran-Türkiye” savaşında İran’dan yanında saf tutacağını söyleyen Eren Erdem gibilerle yenilenme olmaz. Sağın tapon mallarını CHP listelerinden Meclis’e sokarak yenilenme olmaz.

CHP, kurtulmak ve iktidara aday bir muhalefet partisi haline gelmek istiyorsa, hem “Bekaroğlu-Erdem” gibilerden, hem sağın tapon mallarından, hem paralel çetelerden, hem de kendisine “liberal” süsü vermiş çakallardan uzak durmalı.

Bakmadan Geçme